TR-AŞK
MERHABA

Foruma Hoş Geldiniz
Sitemizden Daya İyi Faydalanmak İçin
Lütfen Üye Olunuz



Kutucugu Kapatmak için Lütfen
Do Not Display Again,i tıklayınız



Join the forum, it's quick and easy

TR-AŞK
MERHABA

Foruma Hoş Geldiniz
Sitemizden Daya İyi Faydalanmak İçin
Lütfen Üye Olunuz



Kutucugu Kapatmak için Lütfen
Do Not Display Again,i tıklayınız

TR-AŞK
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

tr-ask.yetkin-forum.com devetlimizsiniz

YETKİLİ ALIMLARIMIZ VARDIR MOD VE ÜSTÜ YETKİ VERİLECEKTİR PAYLAŞIMIN DORUĞU UNUTULMAZ AŞKLARIN YAŞANDIĞI TEK FORUMDA YETKİ ALMAK İSTİYORSAN ŞARTLAR ÇOK KOLAY Mod Olmak İçin Tıklayınız

Bağlı değilsiniz. Bağlanın ya da kayıt olun

OSMANLI - SAFEVî MÜNASEBETLERI

Aşağa gitmek  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

1OSMANLI - SAFEVî MÜNASEBETLERI Empty OSMANLI - SAFEVî MÜNASEBETLERI Paz Haz. 28, 2009 12:09 pm

Asİ_TahtacI

Asİ_TahtacI
Gelişmiş Üye
Gelişmiş Üye

OSMANLI - SAFEVî MÜNASEBETLERI

Erdebil Sufileri neslinden gelen Seyh Haydaroglu Sah Ismail'in,
mense itibariyle Anadolu'lu Boy ve Uluslardan Ustaclu, Samlu, Rumlu( Anadolulu), Musullu,
Tekelü, Bayburdlu, Çapanlu, Karamanlu, Dulkadirlu, Varsak, Afsar, Kaçar ve Karacadag
Sufilerini etrafina toplamak suretiyle l500'de Azerbaycan, l507'de Diyarbekir, niayet
l508'de de Bagdad'i alip Akkoynul Türkmen Devleti'ne son vermesi, Yakindoguda Anadolu'nun
ve Osmanli Devleti'nin aleyhine tecelli etmesi mukadder yeni bir buhranin zuhuruna sebep
olmustu.


Ehl-i Beyt sevgisi iddiasiyle Iran'da Siî bir devlet kuran Sah
Ismail'in, dedesi Seyh Cüneyd ve babasi Seyh Haydar gibi, halifeler (daî = propagandaci)
göndermek suretiyle Anadolu'nun, Bâtinî fikirlere sahip halki arasinda giristigi
propaganda faalieyetleri gayesine ulasmis görünmektedir. Bu propagandanin sebep oldugu
olaylardan, II. Bâyezid dönemi anlatilirken kismen bahsedilmis ise de Osmanli - Safevî
münasebetlerini ve Yavuz'un Iran'a karsi girismek zorunda kaldigi savasin sebeblerini
daha iyi anlayabilmek için az da olsa Anadolu'daki Siî faaliyetlerine deginmek
gerekiyor.


Osmanli ülkesinde Siî faaliyet ve tesebbüslerin çogaldigi
devir, sehzâdeler arasindaki rekabetin meydana çiktigi bir zamana tesadüf eder.
Nitekim, bu karisiklik anlarinda timarlari ellerinden alinip baskalarina verilen bir kisim
Tekeli sipahileri, propagandanin da tesiriyle Sah Ismail'in vaadlerine aldanarak Iran'a
göç etmislerdi. Bunlar, daha önce temas edilen Sah Kulu (veya Osmanli deyimi ile Seytan
Kulu)'nun isyaninda önemli rol oynamislardi. Bâyezid'in aldigi tedbirler, Siî
tehlikesini bertaraf edememisti. Bununla beraber II. Bâyezid, oglu Selim'e tahti teslim
ederken "Kizilbastan ehl-i Islâmin intikamini aliviresin" demisti. Öyle
anlasiliyor ki, ülke ve Sünnî Islâm dünyasi için Siî tehlikesini önleyebilecek
sehzâdenin Selim oldugu hususunda herkes ittifak etmisti. Nitekim halkin fikrine
tercüman olan Celalzâde, bütün meclislerde ozanlarin: "Yürü Sultan Selim
devrân senündür" diye türkü çikardiklarini belirtir.


Filhakika Bâyezid'in son senelerinde sehzâdeler arasindaki
vaziyetten istifade etmeyi düsünen Sah Ismail, faaliyetlerini artirmis ve daha sonra
yanina kaçacak olan Sehzâde Ahmed'in, Kizilbasligi kabul eden oglu Murad'i da himayesine
almisti.


Yavuz'un agabeyi olan Sehzâde Ahmed'in en büyügü Murad
adini tasiyan dört oglu vardi. Murad, babasinin Amasya'dan ayrilmasindan sonra bura
valiligini yapti. O, Amasya ve Çorum çevresinde bulunan Kizilbaslarin tesiriyle Siîligi
sevmeye ve benimsemeye basladi. Bu yüzden Siîler tekrar harekete geçtiler. Sahkulu,
Antalya'dan Iç Anadolu'ya dogru ilerlerken Amasya ve çevresinde bulunan Kizilbaslar,
küme küme toplanip sehirleri yakip yiktilar. Sahkulu, Bati ve Güney Anadolu'daki
faaliyetleri yürütürken, Orta Anadolu'dakini de Nur Ali Halife idare ediyordu.
Rumiye'li olan Nur Ali Halife, Sah Ismail tarafindan Amasya ve çevresine gönderilmisti.
Nur Ali Halife, devletin çok nazik bir zamaninda, Çorum, Amasya, Yozgat ve Tokat
taraflarinda bulunan Yörük, Türkmen ve Kürd alevîlerini devletin aleyhine kiskirtmak
üzere görevlendirilmisti. Hele 3000 Kizilbasla Faik Bey kuvvetlerini yenip Tokat'i zapt
edip Sah Ismail adina hutbe okutmasi, daha sonra, Amasya Vaisi Sehzade Ahmed tarafindan
üzerine gönderilen Yular -Kisdi Sinan Pasa'yi magub etmesi, yeni bir buhranin çikmasina
sebep olmustu.


Nur Ali'nin tesvikiyle harekete geçen Kara Iskender ve Isa
Halife, Çorum ile Amasya havalisinde bulunan Kizilbaslari ayaklandirdilar. Bunlardan, Sah
adina asker toplayip, baslarina kirmizi tac giydirdiler. Ondan dolayi bunlara Kizilbas
(Surhser) denildi. Bu iki halifenin telkinlerine kanan Sehzâde Ahmed'in oglu Murad,
merasimle kirmizi taci giyerek Kizilbas olur. Murad, etrafinda bulunan halifeleri
Geldigelen'de toplantiya çagirir. Gelmeyenleri öldürtüp mallarini yagma ettirir.
Sehzâde Ahmed, oglunu yola getirmek için epey ugrastiysa da muvaffak olamadi. Bundan
sonra Sehzade Murad, Nur Ali Halife ile birlestigi gibi Tokat'i atese verip yakacak,
arkasindan da Nur Ali ile Sah Ismail'e siginacaktir.


Bütün bu olaylar, iki devletin arasinin gittikçe bozulmasina
sebep olmustu. Babasini da dinlemeyen Murad'in, Iran'a siginip Sah'tan yardim görmesi,
durumu daha da vahim bir hâle getirmisti. Pâdisah, Kizilbasligi kabul eden Murad'i Sah
Ismail'den istemisti. Sah Ismail ise bunun için gönderilmis olan Türk elçisini Iran
sarayinda öldürtmüstü. Öbür yandan Sah Ismail, Sultan Ikinci Bâyezid devrinde
baslamis oldugu yikici hareketlerini Anadolu'da devam ettiriyordu. Bu hususta onun,
Karamanogullari ve onlarla akrabalik kurmus olan Turgutogullari ile gizli mektuplasmalari
oluyordu. Nitekim 7 Rebiülevvel 9l8 (23 Mayis l5l2) de Musa Turgutoglu'na yazdigi mektup
çok dikkate sayandi. Çünkü bu mektubunda o, degerli adamlarindan Ahmed Karamanlu'yu o
tarafa gönderdigini, ona tabi olunmasini ve birlikte hareket edilmesini istiyordu.
Yavuz'un tahta çikisindan bir ay kadar sonra yazilan bu mektup, Sah Ismail'in Osmanli
Devleti'ni parçalamak yolundaki çabalarinda hâlâ israr ettigini gösteriyordu. Bundan
baska Sah Ismail, Osmanli tahtina çikisindan dolayi Yavuz'u tebrik etme ihtiyacini bile
duymuyordu. Çünkü Sah Ismail, Akkoyunlu ve Karakoyunlu ailelerini ortadan kaldirarak
kuvvetlerini artirmis, Sirvan ile Mazenderân topraklarina hâkim olmus, Irak- Arab'a ve
Horasan'a kadar uzanmis; stratejik mevkii büyük olan Diyarbekir'i ele geçirmis; Özbek
Hani Seybek'i yenerek Ceyhun'un beri tarafindaki ülkeleri feth etmisti. Hammer'in de
ifade ettigi gibi Sah Ismail, öldürülen Seybek'in kafatasini altinla kaplatarak kadeh
olarak kullanmisti. O, bu basin derisini baharatla doldurarak zaferinin bir nisanesi
olarak Yavuz Sultan Selim'e göndermisti. Böylece Sah Ismail, askerî kuvvet ve
kabiliyetiyle, hatta bundan daha ziyade propaganda ve nifak ekibi tarzinda
teskilâtlandirdigi tarikat ve mezheb organizasyonu ile Erzurum, Kars, Diyarbekir, Musul,
Bagdad, Horasan, Semerkant ve Buhara'nin güneyini içine alan büyük bir devlete sahip
olmustu. On dört senelik hükümdarliginda giristigi muharebelerin tamaminda gâlip
gelmisti. On dört kadar hükümdar ve meliki yenmisti. Bu zaferleriyle hakli bir gurur
duymakta, dünyanin büyük devletleri arasinda sayilan kudretine güvenmekte idi. l00 -
l20 binlik bir süvari ordusuna sahip bulunmakta idi. Bütün bunlar gözönüne alindigi
zaman Sultan Selim'e de gâlip gelecegini ümid ediyordu.


Sah Ismail, Iran'da kisa bir zaman içinde fevkalâde
kuvvetlenen Safevî Devleti'ni kurdu. Burada, zaten yaygin bulunan Siî mezhebini,
devletin resmî mezebi haline getirdi. Siyasî ve dinî basbuglugu kendi sahsinda topladi.
Bu arada Siî telkinleri yaymak hususunda Anadolu'da çok müsait bir zemin buldu. Öyle
ki, Safevî hânedaninin muvaffakiyetinde Anadolu Kizilbaslarinin da rolü oldu. Sahin
daî ve halifeleri tarafindan halk arasina sokulan emirleri, büyük bir kudsiyeti haiz
telakki ediliyordu. Bu yüzden, Osmanli hânedanina gâsip nazari ile bakan bir cereyan
günden güne büyüyordu. Gerçekten kendisine bagli olanlar ile komutan ve askerleri
âdeta kendisine perestis edercesine itaat etmekte idiler. Nitekim Âsik Pasazâde,
halkin, askerlerin ve müridlerinin Sah Ismail'e olan bagliligini su ifadelerle dile
getirir: " Müridleri ona tabi oldular. Öyleki memeketteki bütün müridleri
birbirleri ile bulusunca "Selâmün aleyküm" diyecekleri yerde "Sah"
diyorlardi. Hastalarini ziyarete gittikleri zaman dua yerine de "Sah"
diyorlardi. Anadolu'daki Ehl-i Sünnet'e mensûb Müslümanlar, onun buradaki müridleine
"bunca zahmet çekip Erdebil'e varacaginiza Mekketu'l-Lah (Ka'be)'a gitseniz, Hz.
Peygamber'i ziyaret etseniz daha iyi olmaz mi? dediklerinde onlar " Biz, diriye
variriz, ölüye varmayiz" derlerdi.


Iran'da bu gelismeler olurken, Ehl-i Sünnet efkâr-i
umumiyesinde büyük bir endise hüküm sürmekte, Kizilbas faaliet ve hareketleri derin
bir izdirap ve aciyla izlenmekte idi. Gerek Misir'da, gerekse Osmanli diyarinda Islâm
efkâr-i umumiyesi, bu proplemi çözecek bir el ariyordu. Misir'da, daha önceki Fâtimî
tecrübesinin aci ve korkunç hatiralari henüz hâfizalarda tazeligini koruyor,
Bagdad'daki Siî Büveyhîlerin (Büveyhogullari) zulümleri akillara geliyor; Bâtinî
beliyyesinin kanli sahneleri tekerrür edecek saniliyordu. Bu üzden, Sah ve askerlerinin
vahsiyâne zulümleri endise ile takib ediliordu.


Agabeyleri ile olan proplemleri halleden Sultan Selim, gerçek
gayesini anladigi Sah Ismail'e büyük bir darbe vurmak için hazirlanmaya baslar. Bu
maksatla, Anadolu'da devlet için tehlikeli gördügü Kizilbaslardan bir kismini ya haps
etmis veya öldürtmek suretiyle içeride çikabilecek isyanlari önlemeye çalismisti.


Ibn Iyas (Bedayiu'z-Zuhur , IV, l9l)'in ifadesine bakilacak
olursa Sah Ismail, Memlûk Devleti için de büyük bir tehlike idi. Zira o, Kahire'de
bulunan Sünnî halifeye karsi Siî mezhebini destekleyip orayi da kendi mezhebine sokmak
için çaba harciyordu. Bu gayenin tahakkuku için de her hareketi mübah görüyordu. Bu
sebeple olacak ki, Frenkleri, Memlûkler aleyhine kiskirtip onlarin denizden, kendisinin
de karadan Suriye üzerine yürümesini teklif etmisti.

https://tr-ask.yetkin-forum.com

Sayfa başına dön  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz