TR-AŞK
MERHABA

Foruma Hoş Geldiniz
Sitemizden Daya İyi Faydalanmak İçin
Lütfen Üye Olunuz



Kutucugu Kapatmak için Lütfen
Do Not Display Again,i tıklayınız



Join the forum, it's quick and easy

TR-AŞK
MERHABA

Foruma Hoş Geldiniz
Sitemizden Daya İyi Faydalanmak İçin
Lütfen Üye Olunuz



Kutucugu Kapatmak için Lütfen
Do Not Display Again,i tıklayınız

TR-AŞK
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

tr-ask.yetkin-forum.com devetlimizsiniz

YETKİLİ ALIMLARIMIZ VARDIR MOD VE ÜSTÜ YETKİ VERİLECEKTİR PAYLAŞIMIN DORUĞU UNUTULMAZ AŞKLARIN YAŞANDIĞI TEK FORUMDA YETKİ ALMAK İSTİYORSAN ŞARTLAR ÇOK KOLAY Mod Olmak İçin Tıklayınız

Bağlı değilsiniz. Bağlanın ya da kayıt olun

BALKAN ITTIFAKI VE KOSOVA SAVASI

Aşağa gitmek  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

1BALKAN ITTIFAKI VE KOSOVA SAVASI Empty BALKAN ITTIFAKI VE KOSOVA SAVASI C.tesi Haz. 27, 2009 8:46 pm

Asİ_TahtacI

Asİ_TahtacI
Gelişmiş Üye
Gelişmiş Üye

BALKAN ITTIFAKI VE
KOSOVA SAVASI


Siyasî ve askerî sahada Avrupa'yi titreten
Sultan Murad, gerektiginde Anadolu'ya atlayip Karamanoglu ile ellesiyor ve bu namli Türk
beyini sindirip tekrar Rumeli'ye geçiyordu. Fakat onu burada da bekleyen düsmanlari
eksik degildi. Garp dünyasini titreten bu basiretli ve hakim adam, arkadan kendisine
karsi birlesen kuvvetleri Kosova Meydan Muharebesinde ezecekti. Sonra da magluba kin ve
intikam gösterecegi yerde, bir ruh ve mânâ medeniyeti kurmus olan devletinin o muhtesem
insanlik anlayisi ile dünkü düsmanlarina kollarini açacak ve anlari, dindaslarindan
görmedikleri bir müsamaha, rifk ve yumusaklikla bayraginin gölgesinde toplayacakti.


Sultan Murad, Karamanoglunu dize getirdikten
ve kendisinden söz aldiktan sonra tekrar Bursa'ya döndü. Çünkü devletinin içinde
bulundugu siyasi durum ve düsmanlarinin devleti için meydana getirdigi ittifak, onun
uzun müddet baris içinde yasamasina ve sürekli asayisten faydalanmasina elverisli
degildi. Sirbistan taraflarinda yeni bir firtina bas gösterdiginden, Sultan Murad gerekli
tedbirleri almak için dinlenmeyi birakmak zorunda kaldi.


Osmanli saflarinda Karaman Beyi ile savasan
Sirplar, memleketlerine döndükleri zaman kendilerine istedikleri gibi riayet edilip
saygi gösterilmedigi ve Konya önünde bazi kardeslerinin öldürüldügünü söyleyerek
halkin Osmanlilara karsi harekete geçmesine sebep oldular. Sirp kralina mübalagali bir
sekilde anlatilan haksizlik ve öldürme hadisesi, aslinda basit bir olaydi. Çünkü
Konya'nin muhasarasi esnasinda sehrin yagma edilmemesi, bizzat Sultan Murad tarafindan
istenmis, aksine davrananlarin öldürülerek cezalandirilacaklari söylenmisti. Buna
ragmen bazi Sirplarin emre muhalefet etmesi, böyle bir olayin meydana gelmesine sebep
olmustu. Sikâyetler üzerine Sirplar, isyana baslamislar ve Osmanlilara ait olan bazi
yerleri isgal etmislerdi. Bütün bir Sirp halki, bölge halklari ve hatta Bulgarlarin
kendilerine yardim edeceklerine güvenerek ayaga kalktilar. Bulgar Krali Sisman, Sultan
Murad'in dostu ve kayinbabasi olmakla beraber gizlice Sirp Krali Lazar ile ittifak etti.


Bu arada Karamanoglu ile daha önce muharebe
edip anlasan Bosna kralligini da cezalandirmak gerekiyordu. Balkanlari siyasî nüfuz
altinda bulundurmak ve bölge halklarinin Osmanliya karsi olabilecek ittifakina mani olmak
için daha önce buralarda (Bosna) bulunan Kula Sahin Pasa komutasindaki 20.000 kisilik
bir Osmanli ordusunun hareketini gözleyen ve onlarin maksadini anlayan düsman, Nis
yakinlarinda Ploçnik denen yerde 30.000 kisi ile Osmanli ordusunu büyük bir bozguna
ugratti. Osmanli ordusu üzerine saldiran bu müttefik ordu, öyle hareket etti ki Osmanli
askerinden ancak bes bini, bu kana susamislarin "genel katliamindan
kurtulabildi." 1388'de meydana gelen bu muharebede Hammer'in dedigi gibi ancak bes
bin Osmanli askeri kurtulup geri dönebilmisti.


Osmanli kuvvetlerinin Ploçnik'te bozguna
ugramasindan büyük bir cesaret alan ve Sultan Murad'in da Anadolu'da bulunmasini firsat
bilen Bosna, Sirp ve Bulgar krallari, Osmanlilari Balkanlardan sürüp atmak için ikinci
bir ittifak kurdular. Bu ittifak, sonucu I. Kosova meydan muharebesinde belli olacak
Osmanli Türklerine karsi UI. Haçli Seferi'ni hazirlamaya sevk etmistir. Düsmanin
faaliyet derecesini ve ittifakin önemini kavrayan Sultan Murad, bu ittifakin saglayacagi
gücü, askerî ve siyasî yollardan küçültmeye gayret etti. Bunun için sür'atli bir
sekilde tedbirler almaya basladi. O zaman Teke, Aydin, Mentese, Saruhan ve Karaman
beylerinin askerleri de Sultan Murad'in emrine girdiler. Sultan Murad, hemen savas
hazirliklarina giristi. Yoklugunda Anadolu'nun âsâyisini korumak için, ülkesini bes
sancaga böldü. O zamana kadar Bâyezid'in idare ettigi Germiyan'i, sehzadenin kardesi
Yakub ile birlikte o da Avrupa'ya geçtiginden dolayi vezir Timurtas'a havale etti. Baska
bir Timurtas (Subasi), Sivrihisar ile Sakarya'nin suladigi bölgeye tayin edildi. Yine
Subasilardan Kutlu Bey, Hamid bölgesinde Egridir'e tayin edildi. Sultan Murad, Asya
topraginda kalacaklarla Avrupa'ya gidecek askerin komutanlarini da önceden tayin etti.


Bütün savas hazirliklari tamamlanmisti.
Bununla beraber Sultan Murad, seferden önce Sehzâde Bâyezid'in üç oglunun sünnet
dügünü ve kendisi ile iki oglunun üç Bizans Prensesi ile evlenmelerini kutlamak için
Yenisehir'e gitti. Padisah, Yenisehir'de yapilan bu dügünler sirasinda hediyeler
göndermek ve Karamanoglu'na karsi yapilan savastan önce gösterdigi dostluga karsilik
vermek için, Yazicioglu'nu elçilikle Misir'a gönderdi.


Dügün henüz bitmisti ki, Ali Pasa,
hükümdarin emri ile hainliginden dolayi Sisman'i yola getirmek ve Bulgaristan'da
Türklerin elinde bulunmayan son yerlerin fethini ve müttefiklerle birlesmeye mahal
birakmadan Bulgar kuvvetlerini ortadan kaldirmak için 30.000 kisilik bir ordu ile yola
çikti. Pravadi'ye karsi Beylerbeyi Timurtas Pasa'nin oglu Yahsi Bey komutasinda bes bin
kisi ayirdiktan sonra, NadirDerbent bogazindan Sumnu üzerine yürüdü. Balkan'in en dogu
bogazinda bir tepenin ortasinda bulunan Pravadi, hücumla alindi. Osmanli Devleti'nin daha
sonralari Rusya ile meydana gelen harplerinde ordunun merkezi olacak olan Sumnu, Sisman'in
eski kalesi olan Tirnova'nin düstügünü duyunca teslim oldu. Sisman ise Nigbolu'ya
kapanmisti. Gücünün, karsi gelmeye yetmeyecegini anlayinca Ali Pasa'dan kendisi ile
Padisah arasinda araci olmasini istemisti. Sultan Murad, Silistre'yi kendisine birakmak ve
zamani gelen vergi taksidini ödemek sartiyla barisa razi oldu. Bundan sonra Ali Pasa,
Kosova'ya dogru bir birlik gönderdi. Bu akinci firkasi birçok esir ile döndü. Ali
Pasa, Çetehezar (Hezargrad) kalesinin teslimi sarti ile esirleri Sisman'a geri vermeye
niyetlendi ise de gerek Sisman'in Söz verdigi halde Nigbolu'yu birakmaktan vazgeçmeyerek
onu yeni istihkâmlarla kuvvetlendirmesi, gerekse kendisinin de Hezargrad'i elde etmesi
dolayisiyla is sonuçsuz kaldi. Bunun üzerine savas daha hizla yeniden basladi. Ali Pasa
bir hisar ve bir sehri aldiktan sonra bütün kuvveti ile Nigbolu önlerine vardi. Orayi
kusatti. Bulgar Krali her taraftan sikistigini ve artik karsi koymanin faydasiz oldugunu
anlayinca bütün aile halki ile birlikte sartsiz teslim oldu. Osmanli, Pasasi, krali,
çocuklarini ve hazinelerini Sultan Murad'in ordugâh olarak seçtigi TaYHshi'ya
gönderdi. Padisah, Sisman hakkinda âlicenab ve civanmerdâne bir davranisgosrerdLOnun
hayatina ilismedigi gibi kendisine durumuna lâyik tahsisat ta bagladi. Ancak onun
Bulgaristan'daki topraklarini elinden aldi.


Sirp Krali Lazar, müttefikinin maglub olup
düstügünü ögrenince, mevkiinin tehlikeli durumunu anlamakta gecikmedi. Firtinanin
sinirlarina dogru yavas yavas yaklastigini görünce zorlu bir karsi koymaya hazirdandi.
O, sadece bununla da yetinmedi. Bu firtinaya karsi koymak için taarruza karar verdi.
Lazar, generali Dimitriyus'a, Bulgar sinirinda dik bir dagin tepesinde bulunan Sehirköyü
almasini emretti. Sehirköy'ün çevresinde bulunan askerler, o zaman Osmanli ordusunda
bulunduklarindan sehir, Sirplilarin eline geçti. Ancak Ali Pasa'mn gönderdigi on bin
civarindaki asker sehri geri aldi. Sirp muhafizlarini da esir alip istihkamlarini da
yiktilar.


Lazar bu yenilgiye kizdiysa da cesaretini
kaybetmedi. Sadece bir mevkiin kaybedilmesinden dolayi kendisini maglub saymayarak bir kat
daha cesaretlendi. Bosna ve Arnavutluk hükümdarlarini kendisine baglamakta olan eski
antlasmayi yenilemek için bir tesebbüste bulundu. Onlarin yardimindan emin olarak
padisahi kesin bir savasa çagirmakta tereddüd göstermedi. Kralin komsulari ile
haberlesmesi sirasinda Sultan Murad da ogullari Bâyezid ve Yakub'u yanina getirdi.
Bunlar, yanlarina almis bulunduklari Kütahya ve Karesi sancaklari askerlerinden baska
Saruhan, Mentese, Aydin ve Hamid illerinin paylarina düsen yardimci kuvvetlerini de
almislardi. Bunlara Dobruca Tatarlan komutani Sarac ile Köstendil Prensi Konstantin'in
yardimlarina ilaveten o sirada Hac'dan dönen Evrenos Bey de katildi. Bulgaristan isini
halletmis olan Çandarli Ali Pasa, Yanbolu'da padisah ile bulusarak orduya katildi.


Osmanli ordusu, Yanbolu'da Tatarpazarcigi
yolu ile Sofya'ya geldi. Oradan güneybatiya sapilarak Köstendil'e varildi. Bu
istikamette oldugu haber alinan Haçli ordusuna dogru gidildi. Ordunun öncü kuvvetleri
Hicaz'dan dönmüs olan Evrenos Bey ile Pasa Yigit komutasinda idiler. Sirp despotunun
merkezi olan Piristine'nin güneybatisindaki Kosova (Kara Tavuk ovasi) düzlügünde
müttefik ordusu ile Osmanli ordusu karsi karsiya geldi. Sirp kaynaklarina göre Osmanli
ordusu geçtigi hiç bir yerde zulüm ve tahribat yapmamisti. Ordunun Kosova'ya varisinin
ertesi gününde harbe karar verilecekti.


Osmanlilarin, Balkanlardaki durumunu tayin
edecek olan bu muharebenin tarihi, kaynaklarda farkli olarak verilmektedir.


Sirp, Bosna, Macar, Arnavut, Eflak (Romanya),
Bogdan (Moldovya), Hirvat, Bohemya ve bir kisim Bulgarlardan meydana gelen bu muazzam
Haçli ordusundaki asker mevcudunun, Osmanli kuvvetlerinin bes kati oldugu
belirtilmektedir. Bununla birlikte bu ordunun 100.000 civarinda, Osmanlilar'in da 60.000
kadar askerden meydana gelen askerî bir birlige sahip oldugu kabul edilmektedir. Aradaki
büyük sayi farkina ragmen Sultan Murad, komutanlari ile müzakerede bulunur. Onlarin,
nasil bir çare ve tedbir almak gerektigini düsünmelerini ve düsündüklerini de hiç
çekinmeden açik bir sekilde ortaya koymalarini söyler. Bazi komutanlar, Macar atlarinin
henüz deveye alisik olmadiklarini söyleyerek anlari atlara karsi canli bir engel gibi
kullanmanin mümkün olabilecegini ifade ile bu develerin düsman atlarina dehset ve
düzensizlik vermeleri için ordunun ön cephesine konulmasi teklifinde bulunurlar. Fakat
Sadrazam, Gazi Evrenos Bey, Timurtas Pasa ve Sehzade Bâyezid bu teklife karsi çikip
söyle dediler:


"Develer, süvarilerin atlarina dehset
vermek söyle dursun, agir silahli süvariyi görünce kendileri ürkeceklerdir. Bu
durumda bizim saflarimizin üstüne atilip kargasalik ve karisiklik dogmasina yol
açabilirler." Ayrica, Osmanli askeri gibi din ve devleti ugrunda "feday-i cani,
cana minnet bilen" saf ve güvenilir bk askerin itikad zaafina da sebep olabilecegini
söylediler. Bu bakimdan hiç bir seyden korkmadan ve sadece Allah'a güvenerek meydan
muharebesi yapip düsmana saldirmayi teklif ettiler. Bu görüs, bütün askerî erkân
tarafindan kabul edildi. Bundan sonra herkes gayet mesrur bir sekilde ve kararli olarak,
sabahla birlikte baslayacak olan savasa hazirlanmak üzere birliklerinin basina gitti.


Bu arada bir sey padisahin dikkatini
çekmisti. Düsman tarafindan esmekte olan rüzgâr, Osmanli askerinin gözüne toz toprak
savuruyordu. Padisah, böyle bir durumun savasta sebep olabilecegi felaketi düsünüp
üzüldü. Bütün gece Allah'a yalvarip O'ndan yardim diledi. Zafer karsiliginda
kendisinin din yolunda sehid olmasi için dua etti. Osmanli tarihleri Sultan Murad'in o
geceki münacat ve yakarisini su sekilde ifade ederler:


"Ab-i rûy-i Habib-i Ekrem için

Kerbelâda revan olan dem (kan) için

Veda gecesi aglayan göz için

Askin ugruna sürünen yüz için

Ehl-i derdin dil hazini için

Cana tesir eden enini için

Eyle ya Rab, lütfunu hem râh

Hifzini eyle bize püst u penah

Ehl-i Islâma ol muin u nasir

Dest-i a'dayi bizden eyle kasir

Ya Rab, mücahidini etme telef

Tir-i a'daya (düsman okuna) bizi kilma
hedef.


Bakma ya Rab bizim günahimiza

Bak sen can ve gönülden ahimiza

Sakla gözümüzü cengin tozundan

Islâm erini koru saldiridan

Bunca yil süren gayretlerimizi

Gazalarda sanli kil ismimizi

Etme ya Rab kahrinla beni fena

Yüzümü halk içinde etme kara

Dinin ugruna ben feda olayim

Askerim önünde ben heba olayim.

Din yolunda beni sehid eyle

Ahirette beni said eyle

Mülk-i Islâmi paymal etme

Menzil-i firka-i dalal etme

Keremin çoktur ehl-i Islâma

Dilerim kim erise itmama."

Gerçekten, ertesi sabah safakla birlikte
yagan yagmur, tozlan bastirdigi gibi agir silahli olan düsman süvarisinin atlarinin,
seri bir sekilde hareket etmelerine de mani olmustu.


O gece, birlesik Haçli ordusu da Osmanlilara
karsi nasil bir hareket içinde bulunmasi gerektigini, toplamis oldugu harp meclisinde
görüsmeye baslamisti. Generallerden bir kismi, gece ansizin Türklerin üzerine hücum
edilmesini teklif etmisti. Fakat kendinden çok emin bulunan ve mutlaka galip
geleceklerine inanan Yorgi Kastriyota, gece karanliginin düsmanin firarini
kolaylastiracagini, böylece Osmanlilarin büsbütün yok olmaktan kolayca kurtulmus
bulunacaklarini ifade ederek bu teklifi reddetti.

https://tr-ask.yetkin-forum.com

Sayfa başına dön  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz