TR-AŞK
MERHABA

Foruma Hoş Geldiniz
Sitemizden Daya İyi Faydalanmak İçin
Lütfen Üye Olunuz



Kutucugu Kapatmak için Lütfen
Do Not Display Again,i tıklayınız



Join the forum, it's quick and easy

TR-AŞK
MERHABA

Foruma Hoş Geldiniz
Sitemizden Daya İyi Faydalanmak İçin
Lütfen Üye Olunuz



Kutucugu Kapatmak için Lütfen
Do Not Display Again,i tıklayınız

TR-AŞK
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

tr-ask.yetkin-forum.com devetlimizsiniz

YETKİLİ ALIMLARIMIZ VARDIR MOD VE ÜSTÜ YETKİ VERİLECEKTİR PAYLAŞIMIN DORUĞU UNUTULMAZ AŞKLARIN YAŞANDIĞI TEK FORUMDA YETKİ ALMAK İSTİYORSAN ŞARTLAR ÇOK KOLAY Mod Olmak İçin Tıklayınız

Bağlı değilsiniz. Bağlanın ya da kayıt olun

EDIRNE'NIN FETHI

Aşağa gitmek  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

1EDIRNE'NIN FETHI Empty EDIRNE'NIN FETHI C.tesi Haz. 27, 2009 8:33 pm

Asİ_TahtacI

Asİ_TahtacI
Gelişmiş Üye
Gelişmiş Üye

EDIRNE'NIN FETHI

Osmanli fethinden önce küçük bir sehir olan ve
günümüzde "Kaleiçi" denilen sinirla çevrili bölgeden ibaret olan Edirne,
Balkanlara geçip orada tutunmak ve hakimiyet kurmak için stratejik önemi haiz olan bir
sehirdi. Bizans Imparatorlugu'na bagli idi.


Süleyman Pasa'dan sonra Rumeli'nin ikinci fatihi
diyebilecegimiz Sultan I. Murad, bu sehrin askerî önemini anlamisti. Bunun için de
Edirne'yi feth etmeyi kendisine hedef olarak seçmisti. Ankara'nin yeniden alinmasindan
sonra artik sira Edirne'ye geliyordu.


Kaynaklardan büyük bir kisminin, Sultan Murad'in,
babasini müteakip Osmanli tahtina geçmesinden sonra feth edildigini bildirdigi
Edirne'nin zapti, Osmanlilarin Avrupa'ya kesin bir sekilde yerlesmeye çalistiklarinin
isareti idi.


Sultan Murad, Ankara'dan döndükten sonra
Trakya'ya geçip faaliyetlere baslar. Gerçi Osmanlilar, Imparator Kantakuzenos'a
defalarca yardima geldikleri zaman, gerek Edirne'nin, gerekse bütün bir bölgenin
ehemmiyetini anladiklari gibi ulasim ve stratejisini de anlamislardi. Bundan dolayi
Edirne'nin gerisini emniyet altinda bulundurmak ve Istanbul tarafindan gelebilecek bir
Bizans taarruzuna mani olmak için Tzurulon denilen ve daha önce alinip sonradan elden
çikmis bulunan Çorlu'nun alinmasi gerekiyordu. Buraya hücum eden Osmanli birlikleri,
kisa zamanda burayi tekrar alip surlarini yiktilar. Buradan piskoposluk merkezi olan ve
Arkadiopolis denilen Lüleburgaz'a geçtiler. Burayi da kisa bir zamanda ele geçiren
Osmanlilar, buranin surlarini da yiktilar. Lüleburgaz'in zaptindan hemen sonra
Anadolu'dan göçmenler nakl edilerek buraya yerlestirildi. Bu, Büyük Selçuklularin
Anadolu'daki yerlesme siyasetlerinin bir benzeri idi. Böylece Osmanlilar'in Trakya'yi da
Islâmlastirmaya yönelik gerçek maksatlari ortaya çikmis oluyordu.


Bizans tarihinden bahs eden Dukas, Sultan Murad'in
Trakya'daki faaliyetlerinden bahs ederken söyle der:


"Ayni sene zarfinda, Türk basbugu Orhan dahi
vefat ederek, beyligini oglu Murad'a terk eyledi. Murad Bey, Trakya sehirlerinden
birçoklarini hükmü altina aldiktan sonra, Edirne'yi muhasara etti. Selanik'ten baska
bütün Tesalya kitasini zapt etti. Bu suretle Murad, Bizanslilara ait tekmil yerleri ele
geçirdikten sonra Trivalya (Tuna nehri ile Bati Trakya arasinda kalan bölge)'ya geldi.


Görüldügü gibi Sultan Murad, Edirne yolu
üzerinde bulunan ve daha önce düsman eline geçmis olan Çorlu ile Lüleburgazi
aldiktan sonra Edirne üzerine yürüyüp orayi feth etti. Bu arada Bizans'in daha önce
geri almis oldugu Malkara, Kesan ve Ipsala, Gazi Evrenos Bey tarafindan tekrar zapt edilip
Osmanli idaresine katildi. Haci Ilbeyi ise Enez Körfezi üzerinde ve Meriç'in batisinda
bulunan Dedeagaci (Megri-Makri) kasaba ve limanini aldi. Buradan da Kuzeye dogru Meriç'i
takib etmek suretiyle Didimatihon denilen Dimetoka'yi zapt etmisti.


Evrenos ve Haci Ilbeyi, yukarida belirtilen yerleri
elde ettikleri sirada bütün komutanlarin davetiyle Lüleburgaz mevkiinde toplanan bir
harp meclisinde, verilen karar üzerine beylerbeyi Lala Sahin Pasa büyük bir kuvvetle
Edirne üzerine sevk edildi. Bulgarlarin, Rumlara yardim etmeleri ihtimaline karsi sag
koldan Karadeniz sahiline dogru ilerleyen bir kisim kuvvetler, Kirklareli'ni isgal; Serez
ve Drama taraflarinda bulunan Sirplarin da müdahale edebilecekleri düsünülerek sol
kola memur edilmis olan Evrenos kuvvetleri de Dimetoka'nin batisina dogru sevkedilerek
savunma tertibati alindi. Nihayet Babaeski ile Pinarhisar arasinda Sazlidere mevkiine
kadar gelmis olan Rum ve Bulgar kuvvetleri ile yapilan kesin bir meydan muharebesi sonunda
düsman bozuldu. Bunun sonucunda da Edirne zapt edildi (764 H. / 1363 M.). Edirne'de
bulunan Rum komutan ise Meriç nehrinin kabarmasindan istifade ile bir gece, maiyetinin
bir kismi ile bir kayiga atlayip Enez'e kadar inerek oradan da Sirp ülkesine kaçmaya
muvaffak oldu.


Sultan Murad, Edirne vaziyetini yoluna koyduktan
sonra Beylerbeyi Lala Sahin Paça'yi burada birakarak kendisi Dimetoka'ya gitti. Bir
müddet için orasini kendisine karargah yapti. Orada bir cami ile kendisine bir saray
yaptirdi.


Sultan Murad, bununla yetinmeyerek faaliyetlerine
devam etti. O, Lala Sahin'i kuzeyde Filibe ve Zagra taraflarina sevk ettigi gibi Evrenos
Beyi de Bati Trakya'nin fethine (Gümülcine) memur etti. Lala Sahin Pasa pirinç
ziraatiyle meshur olan Filibe (Plovdiv)'i muhasara etti. Bu kusatmaya dayanamayacagini
anlayan kale muhafizi teslim olarak ailesiyle birlikte Sirbistan'a gitti. Evrenos Bey de
Gümülcine ile o havalide bazi yerleri aldi. Edirne'den sonra Filibe'nin de alinmasiyla
Bizans, Bulgar ve Makedonya'daki Sirplarin birbirleri ile olan irtibatlari kesilmis
oluyordu. Böylece Bizans, tamamiyla Osmanlilarca çevrilmis bulunuyordu.


Dogu Trakya'da yayilmakta olan Müslüman
Türklerin bu yayilmasini önlemek için 1361 Temmuzunda Imparator Besinci Ioannis ile
Venedikliler arasinda bir antlasma yapilmissa da bir fayda temin edilemedi. Çünkü
Osmanlilar, mütemadiyen Anadolu'dan göçmen naklederek sahilleri de siki sikiya
ellerinde tuttuklarindan ayrica yerli halka karsi çok merhametli ve âdilane bir idare
tarzi uyguladiklarindan içerde de herhangi bir isyan hareketine rastlanmiyordu. Bundan
dolayi Bizans ile Venedikliler arasindaki ittifaktan bir netice elde edilemedi. Bunun
üzerine imparator 1364'te Osmanli Devleti ile anlasarak mevcud vaziyeti kabule mecbur
olmustu. Böylece Bizanslilar açisindan Osmanlilarin eline geçmis bulunan yerlerin
tekrar alinmasi ümidi de ortadan kalkmisti. Çünkü Imparator, Osmanlilarin aldiklari
yerleri ne kendisinin ne de Sirplarin geri almak için bir tesebbüste bulunmayacaklarini
garanti ediyordu.


Edirne ve Dogu Trakya'nin fethi, Osmanlilarin
Avrupa'da kesin olarak yerlestiklerini gösteren bir hadisedir. Bu, Anadolu Müslüman
Türk tarihi için oldugu kadar Balkanlar ve buna bagli olarak Avrupa için de bir dönüm
noktasi olmustur. Zira Osmanlilar sayesinde Avrupa, dinî müsamaha, insana saygi ve
hukuka riayet gibi kavramlarla karsilasti ki, bunlari daha önce pek bildigi ve uyguladigi
söylenemez. Osmanli fütuhatinin manevî sebep ve faktörlerinden bahsedilirken bu konuya
daha detayli bir sekilde temas edilecegini belirtmek gerekir.


Babasindan devr aldigi küçük beyligi iki misli
büyüterek teskilatli bir devlet haline getiren Orhan Bey, 1362 yilinda vefat etti. Onun
vefati esnasinda devletin sinirlari 95.000 km2'ye
çikmisti.

https://tr-ask.yetkin-forum.com

Sayfa başına dön  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz