TR-AŞK
MERHABA

Foruma Hoş Geldiniz
Sitemizden Daya İyi Faydalanmak İçin
Lütfen Üye Olunuz



Kutucugu Kapatmak için Lütfen
Do Not Display Again,i tıklayınız



Join the forum, it's quick and easy

TR-AŞK
MERHABA

Foruma Hoş Geldiniz
Sitemizden Daya İyi Faydalanmak İçin
Lütfen Üye Olunuz



Kutucugu Kapatmak için Lütfen
Do Not Display Again,i tıklayınız

TR-AŞK
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

tr-ask.yetkin-forum.com devetlimizsiniz

YETKİLİ ALIMLARIMIZ VARDIR MOD VE ÜSTÜ YETKİ VERİLECEKTİR PAYLAŞIMIN DORUĞU UNUTULMAZ AŞKLARIN YAŞANDIĞI TEK FORUMDA YETKİ ALMAK İSTİYORSAN ŞARTLAR ÇOK KOLAY Mod Olmak İçin Tıklayınız

Bağlı değilsiniz. Bağlanın ya da kayıt olun

TÜRK BAYRAĞI'NIN TARİHÇESİ

Aşağa gitmek  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

1TÜRK BAYRAĞI'NIN TARİHÇESİ Empty TÜRK BAYRAĞI'NIN TARİHÇESİ C.tesi Haz. 27, 2009 6:12 pm

TR-AŞK

TR-AŞK
Site Kurucu
Site Kurucu

TÜRK BAYRAĞI'NIN TARİHÇESİ


Türk Bayrağı'nın 1. Kosova Savaşı (28.07.1389) sırasında savaşta ölen
Türk askerlerin kanının bir çukurda toplanması sonucunda; ay ve
yıldızın yan yana gelmesi ile oluştuğu söylenmektedir. Yapılan tüm
varsayımlar arasında, 1. Kosova Savaşı'nın sebep olması en büyük
ihtimallerden biridir çünkü 28.07.1389 akşamında gökyüzünde Jüpiter ve
Ay yan yana gelmiştir.

TÜRK BAYRAĞI'NIN TARİHÇESİ Turkbayragi_kosova-savasi-28Temmuz1389-geceyarisi



Türklerin ilk kullandıkları bayrağın rengi ve sekli hakkında kesin bir
malumat yoktur. Ancak Orta Asya tarihi hakkındaki bilgilere dayanarak
İslamiyet’ten önceki Türklerde Tuğ adı verilen bayrak veya sembollerin
kullanıldığı bir gerçektir. Siyahtan kırmızıya kadar; mavi, sarı,
yeşil, beyaz gibi çeşitli renklerde semboller kullanmış olan eski
Türkler, bir mızrağın ucuna bağladıkları, umumiyetle ipekten yapılmış
bu alametlere batrak, badruk, bayrak gibi isimler verdiler. Dokuzuncu
asırdan itibaren kitleler halinde Müslümanlığı kabul eden Türkler de
çeşitli bayraklar kullandılar. Bu bayraktaki en büyük özellik, İslami
motif ve unsurların ön plana geçmesiyle birlikte, milli motif ve
sembollere de yer verilmesi idi. İlk Müslüman Türk devletlerinden olan
Gazneliler’in bayraklarında, yeşil zemin üzerinde beyaz hilal ve kuş
resimleri vardı. Karahanlılar’ın bayraklarında al renk üzerinde dokuz
tuğ resmi bulunuyordu. Diğer Müslüman Türk devletleri de çeşitli renk
ve şekilde bayraklar kullandılar. Büyük Selçuklu Devleti'nin ilk
yıllarında mavi zemin üstüne beyaz çift kartal sembolü ve siyah çizgili
gerilmiş yay ve ok resimleri varken, daha sonra siyah renkli bayrak
kullandılar. Bu bayrak Anadolu Selçukluları tarafından da
benimsenmişti. Selçuklularda hanedan rengi olarak kabul edilen al
renkli bayraklar da vardı. Haçlı seferlerine göğüs geren Selahaddîn-I
Eyyübi'nin bayrağı san renkli olup, üzerinde hilal bulunuyordu. Bu
şekil hem bu devletin bayrağı, hem de Avrupalılar tarafından
İslamiyet’in sembolü olarak kabul edilmiştir.

Osmanlılar zamanında da çeşitli renk ve şekillerde bayraklar
kullanıldı. Osmanlılarda bayrak; padişahı, dolayısıyla devleti temsil
ederdi. Zira padişah, devleti temsil etmekteydi. Padişah bayrak ve
sancaklarını, Emir-i Âlem denilen pasa ile bunun maiyetindeki saltanat
sancaklarıyla mehterhane takımını ihtiva eden bölükler taşırdı. Ayrıca
her ocağın, her birliğin hatta her ortanın (taburun) ayrı sancağı
vardı. Sancaklar da çeşitli renklerde kullanılmıştır. Yeşil ve kırmızı
renklerin hakim olduğu bayrak ve sancaklarda, Osmanoğullarının hanedan
rengi kırmızı daha doğrusu al idi. Al renk, doğrudan doğruya
Osmanoğullarını işaret ederdi. Sultanlar yani padişah kızları bile
beyaz renkte değil al renkte gelinlik giyerlerdi. Padişahın yorganı,
çarşafı, yastığı al renkteydi. Al renk esasında Selçuklularda da
hanedan rengi olarak kabul ediliyordu. Osmanoğulları, Selçukoğullarının
meşru varisleri olarak bu rengi devralmışlardır. Bu husus al renge
tamamen bir milli karakter vermiştir ki, bugün de devam etmektedir.
Selçuklularda bu rengi selefleri olan Karahanlılardan almışlardı.
Kırmızıyı süsleyen ayin menşei ise destanlar dönemine kadar dayanır.
Yıldız ise daha sonraki devirlerde konulmuştur.

Osmanlıların ilk bayrağı, Anadolu Selçuklu hükümdarı Gıyaseddin
Mes'üd tarafından Osman Bey'e gönderilen hediyeler arasındaki beyaz
renkli bayrak idi. On dördüncü asırdan itibaren çeşitli renk ve şekilde
bayraklar kullanıldı. Kamüs-ül-a'lam'da bildirildiğine göre, Osmanlı
sancağının rengini ve (bugünkü ayyildızlı Türk bayrağının) seklini
tayin eden, sultan birinci Murad ve Yıldırım Bayezîd devirlerinde
yaşayan Tîmürtas Paşa’dır. Bu asırda Osmanlı donanmasında ve azap
kıtalarında kırmızı; yeniçeri kıt'alarında beyaz bayraklar
kullanıldığı, Fatih Sultan Mehmet'in muasırı olan tarihçi Türsün Bey'in
ifadelerinden anlaşılmaktadır. On beşinci asırda Osmanlıların kırmızı
bayraklar kullandıkları, Asıkpasazade'nin Alaşehir’de dokunan bir nevi
al kumaştan bayrak ve hil'at yapıldığı hakkındaki kaydında yer
almaktadır. Muhtelif kaynakların incelenmesinden anlaşıldığına göre,
Osmanlılar kuruluştan İtibaren diğer İslam ve Türk devletlerinde olduğu
gibi, çeşitli bayraklar kullandılar. On beşinci asırda padişaha ait
sancaklardan başka çeşitli askeri birliklere ve büyük devlet
adamlarına, beylerbeyi, sancakbeyi, donanma kumandanı ve reisleriyle
azap ocaklarına ve ticaret gemilerine mahsus türlü renklerde bayrak ve
sancaklar vardı. Bu bayrakların ve sancakların üzerinde muhtelif sekil
ve yazılar bulunurdu. Yeniçeri ocağının muhtelif ortalarının (tabur)
kendileri ne mahsus nişanları vardı. Kışlaların kapılarına asılan
ortaların bayraklarına bu alametler nakşedilirdi. Bu asırda
yeniçerilere ak, sipahilere kırmızı, silahdar bölüğüne san, orta ve
aşağı bölüklere alaca renkli olarak verilen bayraklar bu birliklere
verilen sancak mahiyetinde idi. Çünkü Osman Gazi'den İtibaren Kanuni
Devri de dahil olmak üzere padişahlara mahsus olan bayrak beyaz renkli
idi. Yavuz Sultan Selim’in Çaldıran ve Mısır seferlerinde, otağının
önüne hakimiyet alameti olan beyaz ve kırmızı renkli bayraklar
dikilmişti. Ayrıca Yavuz Sultan Selim zamanında, bugün Topkapı Sarayı
mukaddes emanetler dairesinde bulunan, Peygamber Efendimize ait olan
Sancak-ı Şerif Osmanlılara geçti. Asırlardır muhafaza edilen Sancak-i
Şerif kılıf içinde bulundurulur, asla açılmazdı. Sefer-i hümayunlarda
padişahlar beraberlerinde götürürlerdi. Halifelik alametlerinden biri
olan Sancak-ı Şerif, devleti son derece tehdit eden hallerde ve
isyanlarda padişahîn emriyle çıkarılır, millet, asilere karşı Sancak-ı
Şerif’in altında toplanmaya çağrılırdı. Bu suretle millet birlik içinde
hareket ederek isyanı bastırırdı.

Yavuz Sultan Selim zamanında Çaldıran seferinde ilk defa olarak
kullanılan yeşil renkli bayrak, bu devirden sonra da hemen her zaman
sık sık kullanılmıştır. Osmanlılar; hilafete de sahip olduklarını
göstermek için kullandıkları yeşil renkli sancak, Barbaros Hayreddîn
Pasa ve Utul Ali Reis'in donanmalarında da kullanıldı Sultan I. Mahmut
devrinde donanma bayrağı olarak kabul edildi.

Kanuni Sultan Süleyman devrinde de beyaz, alaca, kırmızı ve san
bayraklara siyah ve yeşil renkliler ilave edildi. Doğrudan doğruya
padişahın hassa kuvvetini teşkil eden kapıkulu ocaklarının taşıdıkları
bayraklar, umumiyetle saltanat sancakları sayılırdı. Macaristan
seferine çıkan ve orduya kumandan tayin edilen Sadrazam İbrahim
Paşa’ya; beyaz, yeşil ve sarı renkte üç sancakla iki kırmızı, iki de
alaca bayrak verilmesi bu hususu ispat etmektedir. Topraklı süvarinin
yukarısı yeşil, aşağısı kırmızı renkte olmak üzere iki renkli bayrağı
vardı.

Osmanlı ordusunda olduğu gibi, donanmasında da türlü renk ve
şekillerde bayraklar kullanıldı. On besinci asırda genellikle kırmızı
renkli bayraklar kullanıldığı halde on altıncı asırda kumandana mahsus
bayrağın yeşil, derya beylerinin ise beyaz, kırmızı, sarı, sarı
kırmızı, ufki çizgili alaca bayraklar kullandıkları görülmektedir. Bu
asırda ticaret gemilerinin beyaz bayraklar taşıdıkları da bazı
kaynaklardan anlaşılmaktadır. Daha sonraki asırlarda da kaptan paşalara
mahsus olan bayrak yeşil idi. Gemi sancaklarında en ziyade kırmızı renk
kullanılmakla beraber, yeşil bayraklar da kullanılmıştır. Bunların
kimlere ait olduğu üzerlerindeki şekillerden anlaşılırdı. Sultan I.
Mahmut devrinden sonra donanmada daha çok yeşil sancaklar kullanılmaya
başlandı.

Kalyonların kıç sancakları yeşil olduğu gibi, amirallere mahsus
forslar da yeşil zemin üzerinde Zülfikar ve hilal şekillerini ihtiva
ederdi. Sultan III. Selim zamanında ordu ve donanmada yapılan yeni
düzenlemeler esnasında bayraklar üzerindeki hilal şekline, sekiz köseli
yıldız ilave edildi. Bayrak meselesinin belirli esaslara bağlandığı bu
devirde, büyük gemilerin muhtelif direklerine çekilecek bayraklar
tespit edildi. Padişaha mahsus gemiye (taht gemisi) çekilecek kırmızı
sancağın üstünde Sultan III. Selim’in tuğrası vardı. Ticaret
gemilerinin taşıdığı bayrakların renk ve şekillerinin tespit edildiği
bu dönemde, Cezayir Beylerbeyi’nin, üst köşesinde beyaz renkte sarıklı
bir insan başı bulunan kırmızı bayrağı vardı. Bu dönemde kumandan
forsları yeşil olup, beylerbeyliğe ait ticaret gemilerinin bayrağı;
yeşil, beyaz, kırmızı üç ufki parçadan meydana gelmişti. Tunus ve
Cezayir ticaret gemileri ortası yeşil olmak üzere iki mavi, iki
kırmızı, beş ufki parçadan meydana gelen bayraklar taşıyordu, Trablus
Beylerbeyi ile İstanbul limanına mahsus sancak, üç hilalli olup
yeşildi. Sultan III. Selim devrinde kurulan Nizam-i Cedîd Ordusu
kıta’ları için ortasına sarı sırma ile bir hilal yahut ortadaki
hilalden başka dört kösesine de hilaller islenmiş kırmızı veya fes
rengi bayraklar kullanıldı.

Sultan II. Mahmut zamanında da bayrak şekilleri hemen hemen aynı
devam etti. Ancak bu devirde kalelere ve hükümet binalarına ayyıldızlı
al sancak çekildiği görülmektedir. Yeniçeri ocağının kaldırılması
üzerine bunlara ait hususi bayrakların kullanılmasına son verildi.
Yeniçeriler arasında çok yayılmış olan yeniçeriliği ve Bektaşiliği
hatırlatan bir takım kelimelerle birlikte bayrak kelimesinin
kullanılması da yasak edildi. Bunun yerine sancak kelimesinin
kullanılması için her tarafa emirler verildi.

Yeniçerilerin son zamanlarında genellikle kırmızı renkte, üzerinde
beyaz bir pençe, bir Zülfikar ve bir daire sekli bulunan çatal uçlu
bayraktar kullanıldı.

Sultan II. Mahmut tarafından kurulan Asakır-i Mansüre-i
Muhammediyye'ye mahsus olarak üzerinde kelime-i şahadet veya fetih
ayetleri bulunan siyah bayraklar yapıldı. Siyah rengin tercihi
Peygamber Efendimizin Ukab adli meşhur siyah sancağının rengini taklit
etmek maksadıyladır.

İkinci meşrutiyetin ilanına kadar orduda üzerinde ayetler yazılı
ve hükümdarların ortası tuğralı armalarını taşıyan sırma saçaklı
çeşitli alay sancaktan kullanıldı ve ondan sonra da bu adet devam etti.
Bu sancakların rengi umumiyetle kırmızı idi.

Kırmızı zemin üzerine hilal ve yıldız bulunan bayrak, Osmanlılarda
İlk defa 1793'de devletin resmi bayrağı olarak kabul edildi. Ancak bu
bayraktaki yıldız, sekiz köseli idi. Bu bayrak Osmanlı Devleti'nin
resmi ve umumi sembolü olarak kullanıldı. Sultan I. Abdülmecit
zamanında 1842'de yıldızın beş köseli olması kararlaştırıldı ve Osmanlı
bayrağının şekli kesinleşti. Bu devirde padişaha ait tuğralı sancaktan
başka hükümdarın gemileri ziyaretinde kullanılan, ortasında güneş ve
dört kösesinde de şualar bulunan bir sancak daha vardı. Kaptan paşaya
mahsus sancakta; bir hilal ile sekiz köseli yıldız mevcuttu. Osmanlı
hâkimiyetinde bulunan, Tunus, Eflak, Boğdan beyleri ile Sırp
prensliğinin özet bayraklarında; Osmanlı bayrağının kırmızı rengiyle
birlikte mavi, beyaz, san gibi mahalli renkler de kullanılırdı. Tunus
beyinin sancağının, ortasında kırmızı zemin üzerindeki bir beyaz daire
içinde kırmızı hilal ve yıldız sekli mevcuttu. Sırp, Eflak ve Boğdan
beylerbeyleriyle Sisam adasına ait hususi bayrakların üst köselerinde,
Osmanlı hâkimiyetinin sembolü olmak üzere, kırmızı zemin üzerinde beyaz
üç yıldız bulunan sarı, Eflak bayrağı İle mavi Boğdan bayrağında,
birincisinde çifte kartal, ikincisinde de bir öküz başı mevcuttu.

Sultan Abdülaziz zamanından başlayarak, padişahlara mahsus kırmızı
renkli bayrakların ortasındaki tuğraların beyaz renkte sekiz suali bir
güneş içinde alınması adet oldu. Sonradan bu bayrağın rengi vişneçürüğü
olarak değiştirildi ve saltanat sancağı kabul edilen bu bayrak,
saltanatın kaldırılmasına kadar devam etti.

Sultan II. Abdülhamit zamanında Cuma namazı münasebetiyle yapılan
selamlık resminde hilafete mahsus bir bayrak kullanılırdı. Bu, kırmızı
atlas zemin üzerine etrafı beyaz ile işlenmiş dört köşe bir çerçeve
içinde; bir tarafında Fetih süresi, diğer tarafta ise güneş resmi
bulunan sırma saçaklı ve ucu hilalli bir sancaklı.

1922'de Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından saltanatın
kaldırılması üzerine halifeye mahsus olarak, yeşil zemin ortasında
sekiz suali beyaz bir güneş içindeki kırmızı zeminde beyaz ay yıldızı
ihtiva eden bir sancak kabul edildi ve saltanata mahsus bayrak
kaldırıldı. Lakin daha önceki milli bayrak muhafaza edildi. Cumhuriyet
idaresinin kurulmasından ve halifeliğin kaldırılmasından sonra 25
Teşrin-i Evvel 1925'de bir sancak talimatnamesi çıkarılarak, harp ve
ticaret gemileri hakkında muayyen esaslar kabul olundu. 29 Mayıs 1936
tarih ve 2994 sayılı Kanunla Türk Bayrağı’nın şekli ve ölçüleri kesin
bir şekilde tespit edildi. 28 Temmuz 1937 tarih ve 2/7175 sayılı
Kararnameye ilişik 45 maddelik bir tüzük ( Türk Bayrağı Nizamnamesi )
ile de Türk Bayrağı'nın kullanılışı kural altına alındı.

https://tr-ask.yetkin-forum.com

Sayfa başına dön  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz