TR-AŞK
MERHABA

Foruma Hoş Geldiniz
Sitemizden Daya İyi Faydalanmak İçin
Lütfen Üye Olunuz



Kutucugu Kapatmak için Lütfen
Do Not Display Again,i tıklayınız



Join the forum, it's quick and easy

TR-AŞK
MERHABA

Foruma Hoş Geldiniz
Sitemizden Daya İyi Faydalanmak İçin
Lütfen Üye Olunuz



Kutucugu Kapatmak için Lütfen
Do Not Display Again,i tıklayınız

TR-AŞK
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

tr-ask.yetkin-forum.com devetlimizsiniz

YETKİLİ ALIMLARIMIZ VARDIR MOD VE ÜSTÜ YETKİ VERİLECEKTİR PAYLAŞIMIN DORUĞU UNUTULMAZ AŞKLARIN YAŞANDIĞI TEK FORUMDA YETKİ ALMAK İSTİYORSAN ŞARTLAR ÇOK KOLAY Mod Olmak İçin Tıklayınız

Bağlı değilsiniz. Bağlanın ya da kayıt olun

BALKANLAR'DA YENI FETIHLER

Aşağa gitmek  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

1BALKANLAR'DA YENI FETIHLER Empty BALKANLAR'DA YENI FETIHLER C.tesi Haz. 27, 2009 8:38 pm

Asİ_TahtacI

Asİ_TahtacI
Gelişmiş Üye
Gelişmiş Üye

BALKANLAR'DA YENI
FETIHLER


Sultan Murad, Bursa'dan Rumeli'ye geçip
Bolonya zaferini kazandiktan sonra Edirne'ye dönmüs ve kisi orada geçirmisti. Bu esnada
Vezir-i azam Çandarli Hayreddin Pasa'yi, Rumeli'nin bati yakasinda bulunan Borlu, Iskete
(Iskeçe) ve Marolya kalelerini almak üzere buralara göndermisti. Evrenos Bey de
Çandarli'nin idaresine verilmisti. Çünkü Evrenos Bey bu bölgeyi iyi taniyan bir kimse
idi. Gümülcine'ye geldikleri zaman Hayreddin Pasa'nin bu sehirde kalmasi uygun
görülerek Evrenos Bey, öbür beylerle birlikte Borlu ve Iskeçe üzerine yürüdü.
Aldigi güzel tedbirlerle bu ülkeyi ele geçirip, halkini da yurtlarinda birakti.
Kalelere de isi bilen ve durumu kavrayacak olan erleri yerlestirdikten sonra Marolya
kalesine geldi. Marolya aslinda bir kadin olup adi geçen kalenin sahibi idi. Bu kadin,
Serez hakiminin de akrabasi idi. Marolya, Serez'den yardim taleb etti. Oradan gelecek
yardima güvendigi için baslangiçta direndi. Yigitçe savasti. Bu yüzden savas uzadi.
Sonra Serez'den yardim gelmeyecegini anlayinca baris istemek zorunda kalip, kaleyi teslim
etti. Sahibinin bir kadin olmasindan dolayi, daha sonra buraya "Avrathisari"
dendi.


Marolya kusatmasi devam ederken Sultan Murad,
Serez üzerine de Deli Balaban adinda gözü pek bir yigidi göndermisti. Deli Balaban,
Serez'i kusatma altina aldigi için Marolya'ya yardim gelmemisti. Sultan Murad, Balaban'a
yardim etmek üzere Lala Sahin komutasinda kalabalik bir birlik gönderdi. Lala Sahin
önce Kavala kalesine yüklenmis burayi bir hamlede zapt ederek gümüs madenlerini ele
geçirmisti. Oradan da Drama kalesine yönelmis ve kaleyi kisa bir zaman içinde feth
etmisti. Oradan da Zihne'yi ele geçirmisti. Halka karsi yumusak davranmis, herkesi kendi
topraginda birakarak onlarin, sultanin adaletinden hosnud olmalarini saglamaya
çalismisti. Bu sekildeki tutum ve davranisin bir sonucu olarak Serez kalesine de baris
yolu ile girilmisti. Ondan sonra da Karaferye kalesinin halkini zimmîlik hukukuna tabi
kilacagina inandirip söz verdikten sonra almisti. Feth edilen kalelerin bakim, onarim ve
korunmasi islerini tamamladiktan sonra 776 (1374/1375) tarihinde toplanan ganimetlerle
birlikte Sultan Murad'in yanina döndü. Sultan, bu kadar ganimeti ve ülkeleri kendisine
baris eden Allah'a hamd ettikten sonra Bursa'ya dogru harekete geçmek istiyordu. Tam bu
sirada Sirplarin kendi topraklarina hücum etmek gayesiyle büyük bir ordu ile harekete
geçmek üzere olduklari haberini aldi. Bunun üzerine Sultan Murad, kalabalik bir ordu
hazirlayarak büyük oglu Yildirim Bayezid'i otaginda birakarak Gelibolu'ya gitti. Oradan
da hiç vakit kayb etmeden Sirp diyarina yöneldi. Sirbistan hükümdari, Islâm askerinin
kalabalik oldugunu görünce, dizginlerini kaçis yönüne çevirerek hazine ve kiymetli
esyalarini kalelere koyup, ekili araziyi yaktirip zahireyi yok ettikten sonra kaçip
gitmisti. Ülkenin halki da daglara çekilerek memleketi hos birakmisti. Ülkenin bos ve
ekinlerin yakilmis olmasindan dolayi askerler bir kitlikla karsi karsiya kaldilar. Dört
ay kadar süren bu hareketin sonunda Semendire yakininda bulunan Nis kalesinin feth
edilmesine karar verilir. Bizans'in en müstahkem dört mevkiinden biri ve Trakya, Sirp ve
Panuni arasindaki ulasim noktalarinin merkezi olan Nis üzerine yürüyen Sultan Murad,
zorlu ve kanli bir mücadele ile burayi ancak 25 gün sonra feth edebildi. Hoca
Saadeddin'in ifadesine göre "kalenin saglamligina güvenen kâfir, O yörenin
bütün malini bu kalede saklamisti." Buradan bir çok mal ve esir ganimet olarak
alindi. Böylece ordudaki kitlik da giderilmis oldu. Büyük Konstantin'in dogum yeri olan
Nis'in Osmanlilarin eline geçtiginin duyulmasi üzerine Lazar baris istemek zorunda
kaldi. Hammer'in ifadesine göre her sene Padisaha bin libre gümüs göndermek istegi
yerine getirildi. Hoca Saadeddin ise bu konuda söyle der: "Padisah'a layik hediyeler
ve armaganlarla elçi gönderip, kulluklarini bildirip kapiya kabul edilmelerini diledi.
Üç yillik harac çikartip cihan hakiminin otagina sundu. Ayrica her yil elli okka
gümüs göndermeyi de kabul etti." Bundan sonra Nis kalesi ile çevresinin korunmasi
için tedbirler alindi. Bu arada harp ve sefer yorgunlugundan gücünü yitirmis olan
gazilere yurtlarina dönme izni verildi.


Sultan Murad, ayni yil Sisman ile de baris
yapti. Çünkü Sisman, Sultan Murad'a birçok hediye takdim etmis, bunun karsiliginda da
sultan onu diger hükümdarlardan daha üstün tutmus, onu tekrar ülkesinin hakimi olarak
yerinde birakmisti. Sadece her seferde padisahtan gelecek emre göre hazir olmasi
gerektigi yolunda kendisine bir ferman verilmisti. Hammer, Sisman (Sosmanos)'in, vergi
vermekten kurtulmak için kizini Sultan Murad'a verdigini belirtir.


Sonunda Avrupa'da baris kurulmustu. Orhan'in
oglu (Sultan Murad), bütün yorgunluklarini bir kenara atip artik dinlenebilirdi. Kisi,
yeni devlet merkezi olan Edirne'de geçirdi. Murad, üzüntüsüz, kedersiz ve savassiz
alti yil içinde devletin iç isleri ile ugrasti. Ordu teskilâti düzeltildi. Sipahilerin
timar usûlü ve bir nevi ulastirma askeri olan "Voynuk"larin kurulusu,
mükemmel ve olgun duruma getirildi. Askerî malikâneler (yurtluk)in timar ve zeâmete
bölünmesi, bazi kurallara baglandi. Islâm'in diger sancaklarindan ayird edilmek üzere
sipahi sancaklari için kirmizi renk seçildi. Hz. Peygamber, alemi (sancak) için günes
rengini (sanyi) begenmisti. Fâtimîler zemin (yesil), Emevîler gündüz (beyaz),
Abbasîler gece (siyah) renkleri almislardi. Osmanlilar da kan rengini kabul ettiler,
Iran'da sofiler tarafindan o kadar saygi görmüs olan gök mavisi, birçok asirdan beri
Bizans sarayinin ve devletin seçkin memurlarinin begendikleri renkti. Osmanlilar
zamaninda bu renge hiç ragbet gösterilmedigi gibi mavi, Mûsevîlerin pabuç ve
serpuslarina tahsis edilmistir. Voynuk teskilati, padisahin tebeasindan olan
hiristiyanlardan meydana gelmis bir asker grubu idi ki, seferlerde bayagi hizmetlerde
kullaniliyorlardi. Ahirlari temizlemek, atlarin bakimi ve arabalari sürmek bunlarin isi
idi. Bu hizmetlerinden dolayi bunlar her türlü vergiden muaf idiler. Osmanli
sancaklarinin renginin tanzimi, askerî malikânelerin islahi, voynuklarin tesisi gibi
önemli kuruluslar, savasin sonuna dogru vefat eden Lala Sahin'in ölümü üzerine
beylerbeyi seçilen Timurtas'in himmeti ile olmustu.

https://tr-ask.yetkin-forum.com

Sayfa başına dön  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz