TR-AŞK
MERHABA

Foruma Hoş Geldiniz
Sitemizden Daya İyi Faydalanmak İçin
Lütfen Üye Olunuz



Kutucugu Kapatmak için Lütfen
Do Not Display Again,i tıklayınız



Join the forum, it's quick and easy

TR-AŞK
MERHABA

Foruma Hoş Geldiniz
Sitemizden Daya İyi Faydalanmak İçin
Lütfen Üye Olunuz



Kutucugu Kapatmak için Lütfen
Do Not Display Again,i tıklayınız

TR-AŞK
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

tr-ask.yetkin-forum.com devetlimizsiniz

YETKİLİ ALIMLARIMIZ VARDIR MOD VE ÜSTÜ YETKİ VERİLECEKTİR PAYLAŞIMIN DORUĞU UNUTULMAZ AŞKLARIN YAŞANDIĞI TEK FORUMDA YETKİ ALMAK İSTİYORSAN ŞARTLAR ÇOK KOLAY Mod Olmak İçin Tıklayınız

Bağlı değilsiniz. Bağlanın ya da kayıt olun

MERC-I DÂBIK VE RIDÂNIYE SAVASLARI

Aşağa gitmek  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

1MERC-I DÂBIK VE RIDÂNIYE SAVASLARI Empty MERC-I DÂBIK VE RIDÂNIYE SAVASLARI Paz Haz. 28, 2009 12:15 pm

Asİ_TahtacI

Asİ_TahtacI
Gelişmiş Üye
Gelişmiş Üye

MERC-I DÂBIK VE RIDÂNIYE SAVASLARI

Memlûk Sultani Kansu Gavri, yaninda Abbasî Halifesi
el-Mütevekkil Alallah oldugu halde takriben 80.000 kisilik ordusuyla Haleb'den çikarak
Merc-i Dâbik'a gelip karargâhini kurar. Bununla beraber Selim'e gönderdigi son mektupta
Haleb'e gelmesinin kendi elinde olmayip ümerâsinin israriyle oldugunu bildirip özür
diler. Acaba Selim, beyan edilen bu özre güvenebilirmiydi? Zira onun Haleb'e gelisi de
kendi ifadesine göre sadece bir teftis içindi. Fakat savastan sonra karargâhinda l00
kantar altin ve 200 kantar gümüsten ibâret olan ordu hazinesinin ele geçirilmesi
düsünülürse, bu kadar büyük bir hazine ile sadece memleketi teftis degil, Yavuz'u
maglub ettikten sonra, Istanbul'u zaptetmek gayesiyle lüzumlu olan masraflari karsilamak
için böyle bir hazineyi beraberinde getirdigi rivayet edilmektedir.Bütün bunlari bir
tarafa birakacak olsak dahi, kendisinin Kilis yakilarindaki Merc-i Dâbik mevkiine gelmesi
artik bütün baris ümidlerini bosa çikarmisti.


Merci-i Dâbik'a, Memlûk ordusundan sonra gelen Osmanli
ordusunun sag kolunda, Anadolu Beylerbeyi Zeynel Pasa, Sol kolunda Rumeli Beylerbeyi
Küçük Sinan Pasa, merkezde de Kapikulu askerleriyle Yavuz Sultan Selim yerlerini almis
bulunuyorlardi. Ön tarafa da zincirler ile birbirlerine baglanmis toplar
yerlestirilmisti. Osmanlilar, âdetleri üzerine hilâl seklindeki harp nizamlarini burada
da uyguladilar. Osmanlilarin bu harp düzenine karsilik Memlûk ordusunun sag kolunda
Haleb Nâibu's-saltanasi Hayir Bey, sol kolda Sam Nâibu's-saltanasi Sibay, merkezde de
Sultan Gavri maiyetiyle cephe almislardi.


Iki taraf, 24 Agustos l5l6 (26 Receb 922 )'da Merc-i Dâbik'ta
karsilasir. Savasin ilk karsilasmasinda Hayirbey kuvvetleriyle birlikte savasi terk edip
kaçar. Osmanlilar'in teknik üstünlüklerine dayanamayan Memlûklar, kisa bir zamanda
maglub olmuslardi. Osmanli topçusu bu savasta büyük bir rol oynamisti. Ordusu dagilan
Kansu Gavri'ye dair verilen haberler, birbirini tutmayan rivâyetler seklinde karsimiza
çiktamaktadirlar. Bununla beraber en dogru gibi kabul edileni, Ömer Satir'dan rivâyet
edilen Ibrahim Gülsenî'nin menakibinda nakledilen rivâyettir. Ona göre savastan maglub
çikan Kansu Gavri, Satir ve daha birkaç kisi ile kaçarken çöle düsmüs, yorgunluk ve
bitkinlikten gece yattigi yerde ölüp kalmistir.


Savasin kazanilmasindan iki gün sonra Haleb'e dogru yola
çikan Pâdisah, iki günlük bir yolculugu müteakiben Haleb yakinlarina gelir. Sultan
Selim, herhangi bir çatismaya girmeden burayi teslim alir. Haleb, Selim'i merasimle
karsilar. Yavuz Sultan Selim, Haleb'de iken basta Abbasî Halifesi el-Mütevekkil Alallah
Ebû Abdullah Muhammed ile üç mezhebin kadilarini kabul ederek onlara karsi iyi
muamelede bulunur. Muhtemelen burada, Halife'den, hilâfet alamatlerini de alir. l8 gün
kadar Haleb yakininda kurdugu ordugâhinda kalan müzaffer hükümdar, buraya vali olarak
Karaca Pasa'yi, kadi olarak da Çömlekçizâde Kemal Çelebi'yi tayin eder.


Yavuz Sultan Selim, Haleb Ulu Câmii'nde Cuma namazini eda
ederken hatib, Mekke ve Medine'nin hâkimi mânasina gelen "Hâkimu'l-Haremeyn
es-Serifeyn" ünvaniyle hitab edince o, yerinden kalkip bu elkabin yerine
"Hâdimu'l-Haremeyn es-Serifeyn" (Haremeyn'in hizmetkâri) kelimelerini
telaffüzla kendisine bu ünvanin verilmesini istemisti. Hatib'in ayni sözleri
tekrarlamasi üzerine çok sevinen Yavuz Sultan Selim, l000 dukadan daha fazla degeri olan
kaftanini çikarip hatibe giydirecek ve üzerinde namaz kildigi haliyi kaldirip topraga
secde edecektir. Böylece o, Isâm tarihinde diyânetperverliginin ne kadar üstün
oldugunu gösterdigi gibi, Hz. Peygamber'in, Sair Ka'b b. Züheyr'in kasidesine (Kaside-i
bürde) karsi bürdesini (hirka) vermesini örnek alarak böyle bir harekette bulunmustur.
Bu hareket tarzi, Selim'in Islâm'a ve Resûlullah'a ne kadar bagli oldugunun en belig ve
açik nümûnesidir ki bu, Osmanogullari'nin en karekteristik vasfini teskil eder. Yavuz
için kullanilan bu ünvan, kendisinden sonra gelen bütün Osmanli hükümdarlari için
de kullanilan önemli bir elkab olmustur.


Yavuz Sultan Selim, Hama ve Humus üzerinden Sam (Dimask)'a
dogru ilerler. Memlûkler tarafindan terk edilip bosaltilan Sam, mesayih ve diger ileri
gelenlerce Osmanlilara teslim edilir. Sam'a giren Yavuz Sultan Selim, burada iki gün
kadar kalir. Bu süre içinde ordusunu yeniden bir nizam ve düzenlemeye tabi tuttugu gibi
memleketin ihtiyaçlari ile de ilgilenir. Bu arada Muhyiddin el-Arabî'nin kabri yanina
bir de câmi yaptirir.


Sultan Selim, Osmanli idaresine geçen Suriye ve Lübnan
mintikalarini yeniden teskilâtlandirdigi bir sirada, Güney Suriye ve Filistin'deki
Safed, Nablus, Kudüs Aclun ve Gazze gibi belli basli sehirleri ele geçiren Vezir-i'azam
Sinan Pasa, Memlûk Devleti'nin Gazze Valisi Canberdî Gazalî'yi maglub etmek suretiyle
Osmanli kuvvetlerine Misir yolunu açmis bulunuyordu.


Merc-i Dâbik hezimetinden sonra, Misir'a kaçabilen bazi
Memlûk emirlerinin gayretleriyle Kahire'de Memlûk Devleti'nin basina Tomanbay
getirilmisti. Memlûklar, Merci-i Dâbik muharebesinden sonra, Osmanli hükümdarinin
yaninda bulunan Halife el-Mütevekkil yerine de el-Müstemsik'i halife olarak tayin
ettiler. Bu haber üzerine Yavuz Sultan Selim,Tomanbay'a iki elçi gönderir. Bunlar,
Tomanbay'in, Sultan Selim'in hâkimiyetini tanimak sartiyle Gazze'den öteye olan Misir
topraklarini Memlûklar'a birakmak istedigini, bu ve daha baska sartlarla sulh (baris)
teklifinde bulunacaklardi. Mektubun tesirinde kalan Tomanbay, Sultan Selim'in sartlarini
kabul edip sulh yapmak istediyse de yaninda bulunan emirler, siddetle karsi koyarak bu
teklifleri reddederler. Onlara göre Suriye muvakkat olarak Osmanli idaresine geçmisti.
Yavuz, daha önce Cengiz ogullarindan Hülagu ile Timur hâdiselerinde oldugu gibi Misir
üzerine gelemeyecek, Suriye ve Filistin'den geri dönecegini zannediyorlardi. Çünkü
onlar, Hülagu ile Timur'un yapamadigini, Selim'in yapabilecegine inanmiyorlardi. Bu
bakimdan, Pâdisah'in, Anadolu'ya dönmesinden sonra zapt edilen yerler, tekrar geri
alinacakti. Olaylari bu açidan degerlendiren Misir ümerasi, Tomanbay'in muhalefetine
ragmen Osmanli elçilerini öldürmekten de çekinmez. Elçilerinin Misirliar tarafindan
öldürülmesi, artik buraya (Misir'a) yapilacak seferi kaçinilmaz hâle getirir.


Bu arada, Sultan Selim'in, Hayir Bay vâsitasiyle Misir
ümerasindan bazilari ile temasa geçip, lehinde propaganda faaliyetlerine giristigi
anlasilmaktadir. Ancak bütün bu tesebbüs ve faaliyetlerden bir sonuç alamayan Selim,
sür'atle ilerleyecek ve sirasiyle el-Aris, Hân Yunus, Sâlihiyye ve Belbis'i zaptederek
Kahire önünde Matariye ile Cebel Ahmer arasinda bulunan Ridâniye'ye ulasacaktir.
Seferde hazir bulunan müelliflere göre, cündîler (süvari) yaninda sehir halkindan,
Urban, Zenci ve Magriblilerden mürekkeb 20 bin (kaynaklara göre 50 bin) kisilik
Memlûkler, Iskenderiye'de bulunan Venediklilerden ve diger Batili'lardan top temin etmek,
siper ve hendek kazmak suretiyle tahkim ettikleri Ridâniye'de Osmanlilarla yeniden
savasmak üzere tesebbüse geçmislerdi. Bu maksatla, Kahire'nin kuzeyindeki el-Mukattam
dagindan baslayarak Nil Nehri'ne kadar uzanan bir sahada mukavemete çalismislardir.


Misir üzerine yürümek üzere Sam'dan ayrilan Sultan Selim,
Kudüs'ü ziyaret ettikten sonra Gazze'de bulunan Osmanli ordusuna ulasir. l3 günde
çölü katederek Kahire'nin kuzey dogusunda ve bu sehrin çok yakininda bulunan
Ridâniye'ye varir. Burada yapilacak muharebe, Merc-i Dâbik muharebesinden daha zor ve
tehlikeli idi. Zira Ridâniye cephesi, 50 binle 20 bin arasindaki bir kuvvetle ve biraz
önce sözü edilen Frenklerden temin edilen 200 kit'a topla, siper ve hendeklerle tahkim
edilmisti. Tomanbay, ecnebilerden top ve topçu tedarik ederek Iskenderiye sahlindeki
toplari da buraya getirtmisti.


Savas, 22 Ocak l5l7 (29 Zilhicce 922)'de Yavuz Sultan Selim'in
bizzat yaptigi plan geregi, Memlûk ordusunu sasirtacak bir sekilde baslamisti. Bununla
beraber Misir ordusu da siddetle karsi koymustu. O gün bitmeyen harb, ertesi günü
ikindi vaktine kadar devam eder. Muvaffakiyetten ümidini kesen Memlûk Sultani Tomanbay,
son bir ümid ile Osmanli ordusunun merkezine hücum ederek Selim'i yakalamak veya
öldürmek istemisti. Fakat Yavuz, o anda merkezde degil, el-Mukattam Dagi'ni dolasan
kuvvetlerin basinda bulunuyordu. O sirada merkzde bulunan Vezir-i a'zam Hadim Sinan Pasa
ile Ramazan oglu Mahmud ve Yunus Bey'ler maktul düsmüslerdi.Yeniçerilerin mukavemeti
üzerine geri çekilmek ve bir müddet sonra da muvaffakiyetten ümidini keserek Said
bölgesine kaçmak zorunda kalan Tomanbay'i takib eden Osmanli kuvvetleri, Kahire'nin bir
kismini ele geçirmeye muvaffak olurlar. Selim, üç gün sonra yaninda halife ve dört
mezebin kadilari oldugu halde Kahire'ye girip Bulak'ta ordugâh kurar. Öyle anlasiliyor
ki, Osmanlilar, Ridaniye savasini müteakip Kahire'yi bütünüyle ele geçirmek üzere
giristikleri tesebbüslerde büyük zorluklarla karsilasmislar. Nitekim 27 - 28 Ocak
gecesi, yatsi namazindan sonra, on bin kisi ile ansizin Selim'in karargâhina hücum eden
Tomanbay, Osmanlilarla siddetli çarpismalara girismis, iki gece sonra yeniden girdigi
Kahire'de hendekler kazdirip barikatlar kurdurtmak suretiyle sokak savaslarina
baslamistir. Bunun üzerine yeni Vezir-i a'zam Yunus Pasa, maiyetindeki yeniçeri
bölükleri ile, o dönemde dünyanin en büyük sehri oldugu anlasilan Kahire'ye girerek
sokak savaslarina istirak eder. Bu arada Kahire'liler de Osmanlilar'a karsi savasmis ve
dar sokaklarda damlardan Osmanli askerlerine tas ve benzer seyler atmislardi. Bununla
beraber, gerek Tomanbay'in, gerekse halkin bütün çabalari, Kahire'nin Osmanlilar'in
eline geçmesine engel olamadi. Bu çabalardan bir sonuç alamayacagini anlayan Tomanbay,
ele geçmemek için kadin kiyafetine girip Kahire'yi terk eder. Tomanbay, yedi kisi ile
kaçip kurtulmus olmasina ragmen, Misir'in diger ümerâsi, mukavemetten tamamiyle
ümidlerini kestikleri için gelip teslim oldular ki, bunlarin içinde Canberdî Gazalî
de vardi. Bu son taarruzda Tomanbay, dörtbin telefat verdikten baska, bir hayli de esir
birakmisti. Said taraflarina kaçtigi anlasilan Tomanbay'dan aff edilmesi için mektuplar
gelir. Bunun üzerine kendisine emannâme gönderilip iki defa aff edilir. Buna ragmen o,
emannâme getiren hey'ete itimad edemiyerek, hey'et azalarini öldürtür.


Delta bölgesinde, basina topladigi üç bin kisiyle son defa
talihini denemeye kalkisan Tomanbay, bu denemesinde de basarili olamaz. Yakalanmasi ile
ilgili görüslerin farklilik arzetmelerine ragmen onun, müttefiklerinin ihanetine
ugrayarak Osmanlilara teslim edildigi belirtilir. Sultan Selim, önceleri kendisine
hürmet ederek onu, hükümdarlara yarasir bir sekilde agirlar. Bu arada onu, Misir valisi
veya Anadolu'da kendisine kayd-i hayat sartiyla ( ölünceye kadar ) bir sancak vermeyi
düsündügü belirtilir. Bununla beraber, kendisini seven Misir halkinin "Allah,
Tomanbay'a yardim etsin" gibi sözlerle onun lehinde gösterilerde bulunmalari ve
Hayir Bey ile Canberdî Gazalî'nin israrlari neticesinde l5l7 senesi Nisan ayi baslarinda
idamina ferman çikar. Bunun üzerine Tomanbay, Sehsüvar oglu Ali Bey'e teslim edilir.
Ali Bey, 2l Rebiülevvel 923 (l3 Nisan l5l7)'de günümüzde de ayni isimle anilan
"Bâbu Züveyle" denilen yerde onu asarak idam eder. Idam için adi geçen yerin
seçilmesinin bir sebebi vardi. O da Memlûklarin, daha önce Ali Bey'in babasini burada
asmis olmalariydi.


Sultan Selim, Tomanbay'in cenazesinin, bir hükümdarin
cenazesi gibi defn edilmesini ve ona gereken sayginin gösterilmesini emretmisti. Seim,
Misir Baskadisi'nin imamlik yaptgi cenaze namazina bizzat istirak eder. Müteveffanin ruhu
için üç gün fakirlere altin ve yiyecek dagitip in'amlarda bulunur.

https://tr-ask.yetkin-forum.com

Sayfa başına dön  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz