TR-AŞK
MERHABA

Foruma Hoş Geldiniz
Sitemizden Daya İyi Faydalanmak İçin
Lütfen Üye Olunuz



Kutucugu Kapatmak için Lütfen
Do Not Display Again,i tıklayınız



Join the forum, it's quick and easy

TR-AŞK
MERHABA

Foruma Hoş Geldiniz
Sitemizden Daya İyi Faydalanmak İçin
Lütfen Üye Olunuz



Kutucugu Kapatmak için Lütfen
Do Not Display Again,i tıklayınız

TR-AŞK
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

tr-ask.yetkin-forum.com devetlimizsiniz

YETKİLİ ALIMLARIMIZ VARDIR MOD VE ÜSTÜ YETKİ VERİLECEKTİR PAYLAŞIMIN DORUĞU UNUTULMAZ AŞKLARIN YAŞANDIĞI TEK FORUMDA YETKİ ALMAK İSTİYORSAN ŞARTLAR ÇOK KOLAY Mod Olmak İçin Tıklayınız

Bağlı değilsiniz. Bağlanın ya da kayıt olun

IRAN SEFERLERI

Aşağa gitmek  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

1IRAN SEFERLERI Empty IRAN SEFERLERI Ptsi Haz. 29, 2009 12:04 am

Asİ_TahtacI

Asİ_TahtacI
Gelişmiş Üye
Gelişmiş Üye

IRAN SEFERLERI

Yavuz Sultan Selim'in vefati üzerine yeni umutlara kapilan Sah Ismail,
Anadolu'daki propaganda faaliyetlerini artirdigi gibi Kanunî'nin tahta çikisini da
tebrik etmemisti. Bununla beraber Osmanlilar'in Avrupa'daki basarilari ve kendisinin
Iran'daki mesguliyeti, onu zahirî bir dostuk gösterisine itmisti. Sah Ismail'in ölümü
ve çocuk yastaki (onbir yasinda) I. Sah Tahmasb'in tahta geçmesi, Iran'da karisikliklara
sebebiyet vermis, bu arada Gilan hükümdari ve Iran'daki Sünnî ulema Osmanlilar'dan
yardim istemisti. Kanunî'nin niyeti ise Türkistan'a varincaya kadar bütün Türk
illerini bir bayrak altinda toplamak ve Kizilbas-Safevî tehlikesinin kökünü kazimakti.
Bu maksatla daha Mohaç seferine çikmadan önce Dogu'ya bir sefer yapmayi düsünmüstü.
Nitekim o, Gilân Hâkimi'ne mektup yollarken, Sah Tahmasb'a da bir
"Tehdidnâme" göndererek söyle diyordu:


"Niçin dergâh-i cihanpenâh ve bargah-i felek istibahimiza adam
gönderub arz-i ubûdiyet ve can sipari ve izhar-i rikkiyet ve hâksarî etmedin? Bu
noksan akilla tamam gururun ve daire-i dalaletten adem-i udûlun (sapiklik yolundan
dönmeyisin) olmagin "insaalluhu'l-eazz ve'l-ekrem" benim dahi an karîb diyar-i
sarka teveccüh-i humayûn ve azimet-i meymunuma mûcib ve bais oldu. Otag-i gerdûn
nitak, arazi-i Tebriz ve Azerbaycan ve belki Memâlik-i Iran ve turan vesair vilâyet-i
Semerkand ü Horasan sahralarinda kurulmak mukarrer oldu."


Avusturyalilar'la yapilan antlasma üzerine Bati'dan nisbeten emin olan Kanunî
, Dogu ile ciddi bir sekilde ilgilenmeye karar verir. Nihayet meydana gelen iki önemli
hâdise, Iran'a harbin açilmasina sebep olur.


Bunlardan birisi , Bagdad'i ele geçiren Zülfikar Bey'in, Osmanlilar'a
müracaatla sehrin anahtarlarini Istanbul'a göndermesi idi. Bu siralarda Osmanlilar,
Viyana kusatmasi ile mesgul olduklarindan Tahmasb, yeniden Bagdad'i ele geçirmisti.
Bölgede cereyan eden bu hâdiseler, çagdas bir arastirmada teferruatli bir sekilde
anlatilir. Bununla beraber biz, fazla teferruata girmeden olaylari kisaca vermek
istiyoruz. Öyle anlasiliyor ki, Kanunî'nin çikacagi I. Dogu seferinden önce, Bagdad
ile Bitlis'te meydana gelen hâdiseler, ilk firsatta böyle bir seferin yapilmasini
gerektiriyordu. Türkmen Musullu oymagina mensub Nohud Ali Sultan'in oglu olan Zülfikar
Han, 934 ( l528 ) yilinda Kelhur Hâkimi idi. Bu sirada Bagdad Beylerbeyisi olan amcasi
Ibrahim Hân'in, yaninda asker bulundurmadan yaylaga çikmasini firsat bilerek l0 Ramazan
934 ( 29 Mayis l528 ) günü bir baskinla onu öldüren Zülfikar Han, 40 gün kusattigi
Bagdad sehrini öldürdügü amcasinin ogullarinin elinden alarak kendisini Bagdad
Beylerbeyi ilan etmisti. Tebriz'in böyle bir oldu bittiyi tanimayacagini ve kendisini
cezalandiracagini kestiren bu Türkmen Beyi, Sünnî sehir halki ile de anlasarak
Bagdad'in anahtarlarini Kanunî'ye gönderdigi gibi onun adina Bagdad darphânesinde sikke
kestirip hutbe okutmustu. Böylece buranin Osmanlilar'a bagliligini ilana baslamisti.
Pâdisah, meshur Viyana seferi ile ugrastigindan, Irak'a yardimci gönderemedi. Sonradan
Sah Tahmasb, bir ordu ile gelerek Bagdad'i günlerce kusatmis ve sonunda 3 Sevval 935 (l0
Haziran l529) günü, yine Muslu boyundan Ali Bey'in, Zülfikar Han ile kardesi Ahmed
Bey'i uyurken öldürmesi ile, Bagdad kalesini ele geçirir. Böylece, Irak merkezinin
kendiliginden Osmanlilar'a tabi olusuna Istanbul'dan zamaninda yardim gelememesi,
Pâdisahi manevî bir borç altina sokmus oldu.


Iran'a karsi harbin açilmasina sebep olan ikinci hâdise ise Iran beylerinden
Ulama Han'in Osmanlilar'a, Osmanli ümerâsindan olan Bitlis Hâkimi Seref Han'in ise
Safevîler'e siginmalaridir. Esasen, Osmanlilar'in Teke (Antalya) Türkmenlerinden olan ve
l5ll "Sah - Kulu isyani"na katildiktan sonra Sah Ismail'in yanina kaçarak
Safevîler'e iltica edip mansib alan Ulama Han, Azerbaycan Beylerbeyi olarak önemli bir
siyasî mevkie sahipti. Bu sirada, Sah Ismail'in basveziri bulunan ve kendisi gibi Tekeli
boyundan olan Çuha Sultan'in, Isafahan'in Kendiman yaylaginda Samlu Hüseyin Han
tarafindan öldürülmesini firsat bilerek kendisini vezir tayin ettirmek istemisti. Bu
maksatla Sah'in yanina gitmek isterken, rakipleri onu âsi göstererek gözden
düsürdüler. Samlu ve öteki Türkmen beylerinden ve bu arada Tekelülerin ezilmesinden
ürken Ulama Han, kendi eyâletindeki sancaklardan Van'a gelerek, buradan, Osmanlilar'in
hizmetine girecegini, Diyarbekir Beylerbeyisi araciligi ile Istanbul'a bildirir.
Istanbul'dan gelen buyrukta, Bitlis Ocakli Beyi (IV.) Seref Bey'in "Ulama'nin aile
fertleriyle birlikte Pâdisah dergâhina gönderilmesi "ne gayret etmesi
bildirilmisti. Bitlis Hâkimi Seref Han vâsitasiyle Istanbul'a gelen Ulama, kendisine
delâlet eden Seref Han aleyhine birtakim sözler sarfederek, onun Sah'a meyli oldugunu
söylemisti. Köszeg muhasarasindan önce huzura kabul edilen Ulama Han'a, ocaklik
statüsü kaldirilarak beylerbeyilik haline getirilen Bitlis tevcih olunmustu. Böyle bir
haberi alan Seref Han, Sünnî olmasina ragmen Bitlis'in Iran topragi oldugunu ilan etmis
ve Sah Tahmasb'dan Osmanlilar'a karsi yardim istemistir. O, Osmanlilar'in, birçok Anadolu
hânedanina yaptiklari gibi, kendisini de atalarindan kalma topraklarindan mahrum
edeceklerini saniyordu. Bunun üzerine Dulkadir ve Diyarbekir vilâyetleri askeri ile
Diyarbekir Beylerbeyi olan Fil - Yakup Pasa yardimiyla Bitlis'i kusatan Ulama, Safevî
ordusunun yardima geldigini duyunca Diyarbekir'e çekilmistir. Bu arada Ahlat'ta Sah'a
büyük bir ziyafet çeken Seref Bey, ona agir armaganlar sunarak, kendisi de murassa
kiliç kemeri ve altin sirmali kaftanla taltif edilir. Tahmasb, 20 Safer 939 (2l Eylül
l532)'da ona bir ferman vererek kendisine "Eyâlet penâh" diye hitab eder.


Bu davranisi ile Tahmasb, Osmanlilar'a bagli bir uç beyligini kendi himayesine
almis oluyordu. Bu hâdise, Iran'a savas açilmasina sebep olmustu. Bu, bir Osmanli toprak
parçasinin baska bir devlete geçmesi demekti ki, böyle bir sey, Osmanli siyasetinin
kabul edemeyicegi bir keyfiyetti. Iste bunun üzerinedir ki, Iran'a karsi bir sefer açmak
elzem hâle gelmisti. Almanya'ya bas egdirilmis olmasi, böyle bir sefere imkân
veriyordu. Çünkü Iran gibi bir devletin üzerine bizzat hükümdarin gitmesi icâb
ediyordu.


Yukarida belirtilen bu iki önemli hâdise karsisinda Surhser (Kizilbas) Iran'a
sefer açmayi düsünen Kanunî, daha l525 Temmuz'unda Sah Tahmasb'a gönderdigi
"tehdidnâmesi"nde böyle bir fikri tasidigini ima ediyor, ancak Bati'daki
isleri yüzünden buna imkân bulamiyordu. O, Iran beliyesini ortadan kaldirip, Sünnî
Türkistan'la birleserek, kendisini arkadan vuran ve Avrupa'daki, yani diyar-i küfürdeki
Islâmî ve insanî hamlesini yavaslatan köstegi kaldirmak arzusunda idi. Gerek dedesi,
gerekse babasinin zamaninda meydana gelen ve Anadolu'yu isyanlarla karistiran Siîlige
karsi onun düsünce ve tutumunu gösteren bir gazelini burada zikretmek istiyoruz. Bu
gazel, Sultan II. Mahmud'un kizi Âdile Sultan tarafindan h.l308 (m. l890) yilinda
Istanbul'da bastirilmis ve dört tertip Türkçe divanindan birisi olan 236
sahifelik"Divan-i Muhibbî", s. l20'de bulunmaktadir.


"Allah, Allah diyelüm, Sancak-i Sâhî çekelüm,

Yürüyüp her yanadan Sark'a sipahî çekelüm,

Iki yerden kusanalum yine gayret kusagin,

Bulasup toz ile topraga, bu râhi çekelüm.

Pâyimal eyleyelüm Kisveri'ni Surhser'ün,

Gözüne, sürme deyü dûd-i siyahi çekelüm.

Bize farz olmus iken : olmamiz Islâm'a zahîr,

Nice bir oturalum, bunca günahi çekelüm,

Umarum rehber ola bize Ebûbekr ü Ömer,

Ey Muhibbî, yürüyüp Sark'a sipahî çekelüm.

l. Irakayn SeferiSinir bölgelerinde cereyan eden bu hâdiseler üzerine zaten
Iran'a sefer açmaya kararli olan Kanunî, hem Osmanli Pâdisah'i hem de Islâm Halifesi
adina hutbe okunan ve kale anahtarlari da gönderilmis bulunan Bagdad'i "Kizilbas
zulmünden" kurtarmak ve Irak'i almak üzere harp hazirliklarini baslatmisti. Bu
maksatla 2 Rebiülahir 940 (2l Ekim l533) tarihinde Vezir-i A'zam Damad Ibrahim Pasa'yi
önden gönderir. Ibrahim Pasa, Kasim ayi sonlarina dogru Konya'ya varmak üzereyken Ulama
Han (Pasa)'nin Bitlis'e girdigi ve IV. Seref Han'in basinin kesildigi haberi gelir. Zira
bu sirada Ulama Han ile Diyarbekir Beylerbeyi olan Fil Yakup Pasa birlikte, Seref Han'in
Hizan'i kusattigi sirada ikinci defa onun üstüne yürüyerek maglub etmislerdi. Bunun
üzerine Seref Han'in oglu III. Semseddin, basina topladigi kuvvetlerle mukabele ettiyse
de karsi duramayacagini anladigindan Ibrahim Pasa'ya müracaat eder. Bunun üzerine
Ibrahim Pasa, Bitlis'i yeniden ocaklik hâline getirip Seref Han'in oglu III. Semseddin'e
verir. Böyle siyasî bir manevrada bulunmakla Ibrahim Pasa, yerinde bir hareket
sergilemis oluyordu. Zira bu bölgede Seref Hanlar'in nüfuzu büyüktü. Nitekim bu zat,
Osmanlilar'in Bitlis Valisi olarak l574'e kadar 4l yil idarede bulunmustu.


27 Aralik l533'te Haleb'e gelen Ibrahim Pasa, burada kislamisti. Kisin Van
taraflarinda bulunan Ulama Han "istimâlet" tarikiyla Ahlat, Adilcevaz, Ercis ve
Van'i Osmanlilar'a itaat ettirmisti. Bütün bu faaliyetleri haber alan Sah Tahmasb da
harb hazirliklarina baslar. Bu esnada öncelikle Bagdad'a yürüyüp orayi ele geçirmek
isteyen Ibrahim Pasa, daha sonra Ulama'nin tesiriyle Tebriz üzerine yürümeyi
kararlastirir. Bunun için Birecik üzerinden Firat geçilerek l4 Mayis l534'te
Diyarbekir'e varilir. Burada bir müddet kalinarak yeni siyasî tesebbüslere girisilir.
Böyle bir niyetle Van önlerine gelen Ibrahim Pasa, Bingöl üzerinden Tebriz'e hareket
eder. Sadrazam'in ordusu Sa'dabad civarinda konakladigi zaman, Tebriz halkinin ileri
gelenleri, Safevî pâyitahtinin bagliligini arzederler. Böylece Ibrahim Pasa, l Muharrem
94l (l3 Temmuz l534)'te savasmaksizin Tebriz'i ele geçirir. Pasa, burada müstahkem bir
ordugâh insa ettirerek buraya l000 kisilik bir kuvvet koyar. Sehre bir kadi tayin eder.
Böylece her türlü yagma ve kanunsuz hareketleri yasaklayip önlemis olur. O, kimseyi
incitmemeye ve halki memnun etmeye son derece dikkat ediyordu. Ibrahim Pasa'nin bu
sekildeki hareketi kisa zamanda meyvesini verip tesirini gösterecekti. Bununla beraber
daha önce Sah Tahmasb'in muhtemel bir harekâtina karsi Ibrahim Pasa tarafindan acele
yetismesi arzulanan Kanunî, ll Zilhicce 940 (23 Haziran l534)'te Üsküdar'dan hareketle
Iran sinirlarina dogru yola çikar. Ibrahim Pasa'nin bu istegine Sah Tahmasb'in muhtemel
bir harekâtinin sebep olabilecegi endisesi ile birlikte asker arasinda meydana gelen
huzursuzluk ta vardi. Nitekim Peçevî'nin ifadesine göre düsman topraklarina girildigi
zaman "asker içine gûna gûn fisiltilar düsüp Sah'a Sah gerek imis, mahall-i
zarûrette askere penâh gerek imis, Sah gelürse mukabelesine kim gelür ve asker-i
Islâm'in hali ne olur deyü bir havf ve hasyet (korku) târi oldu. Tedbir sahibi vezir bu
hâle vâkif oldugu gibi bilâ te'hir musta'cel ulaklar ile ahvali tekrar cânib-i
Pâdisahî'ye yazar" Iznik, Kütahya, Aksehir ve Konya'dan geçilir. Pâdisah,
Konya'da bulundugu sirada Van ile birlikte elde edilen diger sehirlerin anahtarlari gelir.
Ordusunun zaferlerine çok sevinen Pâdisah, Allah'a hamd ve senâ ile büyük sair ve
mutasavvif Mevlana Celâleddin-i Rûmî'nin türbesini ziyâret edip bir semâ âyininde
bulunur. Burada Kur'an-i Kerim tilâveti ve Mesnevî'den parçalar okunduktan sonra,
dervislerin kudûm ve ney sesleri arasinda semâa baslamalari onu pek memnun etmisti.


Sultan Süleyman, 27 Eylül'de Tebriz'e girerken hemen hemen bütün sehir
halki tarafindan tezahüratla karsilanmisti. Ertesi gün Pâdisah'la seraskerinin ordulari
Ucan'da birlestiler. 29 Eylül'de Pâdisah tarafindan büyük bir divan toplanarak bunda
seraskere, beylerbeyilerine, agalara, Defterdar Iskender Çelebi'ye, Nisanci Seydi Bey'e
ve Reisü'l-Küttâb Celâlzâde Mustafa Çelebi'ye tesrif hil'atleri giydirildi. Ordunun
degisik siniflari da durumlarina göre ihsanlara kavustular.


Ordu, Sultaniye'ye dogru yoluna devam eder. Buraya gelindigi zaman, Sah
Tahmasb'in memleketinin içlerine dogru geri çekildigi ögrenilir. Bu esnada, daha önce
Sah tarafinda bulunan bazi beylerin Osmanli bayragi altina kostuklari görülür. Dulkadir
Hânedanindan Mehmed Bey, Sahruh Bey'in oglu ve Iran'in bes taninmis sahsiyeti burada
zikredilebilir.

https://tr-ask.yetkin-forum.com

Sayfa başına dön  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz