TR-AŞK
MERHABA

Foruma Hoş Geldiniz
Sitemizden Daya İyi Faydalanmak İçin
Lütfen Üye Olunuz



Kutucugu Kapatmak için Lütfen
Do Not Display Again,i tıklayınız



Join the forum, it's quick and easy

TR-AŞK
MERHABA

Foruma Hoş Geldiniz
Sitemizden Daya İyi Faydalanmak İçin
Lütfen Üye Olunuz



Kutucugu Kapatmak için Lütfen
Do Not Display Again,i tıklayınız

TR-AŞK
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

tr-ask.yetkin-forum.com devetlimizsiniz

YETKİLİ ALIMLARIMIZ VARDIR MOD VE ÜSTÜ YETKİ VERİLECEKTİR PAYLAŞIMIN DORUĞU UNUTULMAZ AŞKLARIN YAŞANDIĞI TEK FORUMDA YETKİ ALMAK İSTİYORSAN ŞARTLAR ÇOK KOLAY Mod Olmak İçin Tıklayınız

Bağlı değilsiniz. Bağlanın ya da kayıt olun

ABDÜLAZîZ HAN ve Dönemi

Aşağa gitmek  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

1ABDÜLAZîZ HAN  ve Dönemi Empty ABDÜLAZîZ HAN ve Dönemi Ptsi Haz. 29, 2009 12:16 am

Asİ_TahtacI

Asİ_TahtacI
Gelişmiş Üye
Gelişmiş Üye

ABDÜLAZîZ HAN

ve Dönemi





Osmânlı pâdişâhlarının
otuzikincisi ve islâm halîfelerinin doksanyedincisidir. Sultân ikinci
Mahmûdun ikinci oğludur. 1245 [m. 1830] de tevellüd edip 25 Hazîran 1277 [m.
1860] de halîfe oldu. 1293 [m. 1876] de Dolmabağçe serâyından alınıp, Topkapı
serâyına habs edildi. Beş gün sonra Midhat pâşa ve serasker [savunma bakanı]
Hüseyn Avnî pâşa, Süleymân pâşa ve arkadaşları tarafından, Fer�ıyye serâyında
Kur�ân-ı kerîm okurken bilek damarları kesdirilerek şehîd edildiği, sultân
Vahîdeddînin baş kâtibi, Alî Fuad beğin hâtıralarında yazılıdır
"rahmetullahi teâlâ aleyh". Fer�ıyye serâyı, Beşiktaş ile Ortaköy
arasında, Galata-serây lisesinin orta kısmı olan yalıdır. Sultân Mahmûd
türbesindedir. Sultân Murâd, bu işkenceli ölümü işitince, korkudan aklı
bozuldu.


(Belgelerle Türk târîhi
dergisi)nin 1967 Kasım ve 2 sayılı nüshasında diyor ki: İstanbul
üniversitesine bağlı kıymetli eserler arasında, İbnül-Emîn Mahmûd Kemâl beğin
[3310] numaralı defterinde, sultân Abdül�azîz hânın annesi Pertevniyâl vâlide
sultânın söyleyip yazdırdığı (Sergüzeşt-nâme) vardır. Yıldız evrâkı arasında
görülüp, İbnül-Emîn Ahmed Tevfîk beğin, 1336 [m. 1918] de sûretini çıkardığı
bu sergüzeştnâmede Pertevniyâl sultân diyor ki: 1293 [m. 1876] senesi,
Cemâzil-evvelin yedinci [30 Mayıs] günü, sabâha karşı sâat sekizde, vâlide
sultânı yatakdan kaldırıyorlar. Sultân, oğlu Abdül�azîz hânı uyandırıyor.
Halîfe, (Anne bunu bana kim yapdı? Beni sultân Selîme mi döndürecekler? Ben
kime ne etdim?) diyor. Vâlide sultân (Avnî pâşa etdi) diyor. (Yalnız Avnî
etmedi. Rüşdü pâşa ile Ahmed ve Midhat pâşalar da, bu işe dâhil. Ben bu
felâketi otuz kırk def�a rü�yâmda gördüm. Bundan sonra, Cebrâîl gökden inse,
devlet reîsi olmam. Cenâb-ı Hakkın takdîri böyle imiş) diyor. 30 Mayıs 1876
Salı günü kayıkla Topkapı serâyına götürülüp, üçüncü Selîm hânın şehîd
edildiği odada, habs olunuyor. Çorba gönderiyorlar. Kalfa (Kaşıksız,
efendimizin önüne nasıl koyayım?) diyor. Bir kırık tahta kaşık veriyorlar.
Halîfe, biraz içiyor. Abdest almak için, na�lın aratıyor. (İzn yok) diyerek
vermiyorlar. Abdesthâneye yalın ayak giriyor. Üç gün kuru tahta üstünde aç,
susuz bırakılıyor. Kayıkda yağmurdan ıslanmış olan elbisesini çıkarmak için
gecelik istiyor. (İrâde yokdur) diyerek vermiyorlar. Sultân Murâda tebrîknâme
ve acıklı mektûblar gönderip yalvarıyor. Dördüncü gün, (2 Hazîran sabâhı)
sultân Murâdın irâdesi ile diyerek, Fer�ıyye serâyına götürüyorlar. İçeri
hızlı girdiği için, bir süngülü asker, göğsünden itiyor. (Annem nerede?)
diyor. Annesi koşup gelerek, yukarı çıkarıyor. Askerlerin saygısızca
konuşdurulduğunu görünce, (Aman anneciğim. Bunlar beni öldürecekler) diyerek
ağlıyor. İki gün sonra, eski, yırtık eşyâ gönderiyorlar. Askerler, ikide bir,
kılıcını isteriz diye hücûm ediyor. Vermiyor ise de, Vâlide sultân, gizlice
vermek zorunda kalıyor. 4 Hazîran sabâhı Vâlide sultân içeri gelip, kapının
açık olduğunu ve halîfenin kanlar içinde yatdığını görünce, feryâd ediyor.
Halîfe, ellerini, annesinin göğsü üzerine koyup (Allah, Allah) diyor.
Gelenler, Vâlide sultânı başka odaya götürüyor, kulağındaki küpeleri ve
yüzüğünü çekip alıyorlar. Halîfeyi eski bir perdeye sarıp, Ortaköy karakoluna
götürüyorlar. Cân çekişirken Rüşdü, Midhat ve Avnî pâşalar ve yardakçıları
gelip, (Bizi azl et!) diyerek alay ediyorlar. Vâlide sultân, (Arslanım şehîd
oldu. Beni de şehîd etsinler) diye feryâd ediyor. Asker gelip, (Sultân Murâd
irâde etdi. Seni Beğlerbeği serâyına götüreceğiz) diyorlar. Vâlide sultân,
(Benim yerim, Yeni-serâydır) diyor. Vâlide sultânın kollarından çekip yalın
ayak, yaşmaksız ve ferâcesiz karakola götürüp, pâşalara seyr etdiriyorlar.
Halîfenin zevcelerinden Tıryal hânım efendi gelip, (Cânım, Allah rızâsı için
nâmûsu ile oynamayın. Hiç olmazsa araba ile götürünüz) diyor. Pâşalar,
başarılarından pek keyfli kahkaha atmakdadırlar. Tıryal hânımın arabasına
bindirilerek yeni-serâya (Topkapı serâyına) götürülüyor. Başka araba ile
Tiryal hânımı da, zorla oraya götürüyorlar. Üç gün sonra kızlar ağası Topkapı
serâyına geliyor. İki sultânın ayrı odalarda baygın yatdıklarını görüyor. Altı
gece sonra, odalarına birer kandil gönderiliyor. Otuzsekiz gün sonra Fer�ıyye
serâyına götürülüyorlar. Kapı ve pencereleri çivileniyor. Sekiz gün Vâlide
sultâna eziyyet ederek (Mallarının yerini bildir) diyorlar. Dokuzuncu gün,
pencereler açılıyor. 31 Ağustos 1876 da beşinci Murâd tahtdan indirilip,
Dolmabağçe serâyından Çırağân serâyına götürülüyor. Sultân Abdülhamîd hân
tahta çıkınca, işkencelerden kurtulup, râhata kavuşuyorlar. Sultânlara
yapılan işkencelerin, sultân Murâdın emri ile olduğunu söylerlerdi. Hâlbuki
sultân Murâdın birşeyden haberi yokdu. Sultân Abdül�azîzin tebrîklerini ve
yalvarmalarını pâşalar sultân Murâda göstermiyor. Sultân adına kendileri
cevâb yazıp aldatdıkları, [m. 1959] târîhli askerî târîh mecmû�asında uzun
yazılıdır.


[m. 1967] de İstanbulda basılmış
olan T.Yılmaz Öztunanın (Türkiye târîhi)nin onikinci cildinde özetle diyor
ki: (Sultân Abdül�azîzin hal� edilmesi, birkaç ahlâksız veyâ sâfdil devlet
adamının, şahsî ihtirâsları uğruna oldu. Bunların başında, eski sadr-ı a�zam
Hüseyn Avnî pâşa geliyordu. Kurmaylıkdan yetişmiş, üç def�a serasker olmuşdu.
Bir uşağın oğlu idi. (Kînim dînimdir) diyen kindâr adamlardan biri idi. Mason
Fuâd pâşanın yetişdirmesi idi. Meziyyetsizliklerinden, kötülüklerinden dolayı
azl olunur, sonra entrikalarla yine bir makâm kapardı. Mahmûd Nedîm pâşa
tarafından azl edilip sürüldüğü ve rütbesi ve nişânları alındığı için,
pâdişâha kin bağladı. Sultânı tahtından indirmeğe ve öldürmeğe karâr verdi.
Londraya gidip, ingilizlerle bu işi plânlaşdırdı. Fâci�anın ikinci adamı
Midhat pâşanın batı kültürü olmadığı gibi, din bilgisi de yokdu. Tuna ve
Bağdâd vâlîliklerinde yapdığı işler, Avrupa basınında alkışlanmış, bilhâssa
ingilizler tarafından şımartılmışdır. Hislerine kapılan, acele ve yanlış
karârlar veren, bu yüzden iyi iş görmeğe müsâid olmıyan bir adamdı. Âli pâşa
gibi, ölünciye kadar sadâretde kalacağını umarken, iki ay içinde azl
edilmesini, gurûruna yidirememiş, hükmdâra düşmân olmuşdur. İçki masalarında,
devlete âid karârlar alırdı. İngilteredeki parlamento idâresini aynen alırsa,
Türkiyenin aynen İngiltere olacağını sanırdı. Böyle bir idâreyi yürütecek tek
şahsın, kendisi olacağına inanırdı. Midhat pâşanın, meşrûtiyyeti te�sîs
edebilmek için hal� işine karışdığını ileri sürmek, gerçeğe hiç de
uymamakdadır. Avnî pâşa, hal� projesini Midhat ve Şirvânîzâde Muhammed Rüşdü
pâşalara, sonra zemânın sadr-ı a�zamı mütercim Rüşdü pâşaya açdı.
Şirvânîzâdeden yüz bulamayınca, onu Tâife sürdürdü ve orada zehrletdi. Midhat
pâşa, sadr-ı a�zam Mahmûd Nedîm pâşanın, kendisini merkezden
uzaklaşdıracağını vehm ederek, hal� işine karışmışdır denilebilir. Hal� işine
Midhat pâşanın emri ile, uydurma fetvâ veren şeyh-ul-islâm Hasen Hayrullah
efendi de, bu makâmından, önce azl edilmiş, bu yüzden sultâna kin bağlamışdı.
Sultân Abdül�azîz, bunun için, (O, serâyda iken, müfsid imâm denirdi. Rüşdü
pâşanın tavsıyesi ile şeyh-ul-islâm yapdık, Allah vere de, bir halt etmese)
demişdir.


Sultân Abdül�azîzin hal�inin bir
vatanperverlik olacağına inanan tek adam, harb okulu nâzırı [kumandanı] Süleymân
pâşa idi. Yirmibeş Mayıs gecesi, Redîf ve Süleymân pâşalar, Avnî pâşanın
Kuzguncukdaki evinde toplanarak, üçyüz (300) harbiye talebesinin Dolmabağçe
serâyını kuşatmasına karâr verdiler. Talebeye, Sultânı korumak için gidiyoruz
denildi.

https://tr-ask.yetkin-forum.com

Sayfa başına dön  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz